Kütahya’da Derlenen Memorat Örnekleri Üzerine İnceleme/Mezarlıkta Yatan Mevtalarla Kurulan İletişimi İçeren Anlatılar

Vikikaynak, özgür kütüphane

1.1.6. Mezarlıkta Yatan Mevtalarla Kurulan İletişimi İçeren Anlatılar

“Mezarlar, bu dünyadan göç eden insanların geride bıraktığı en önemli işaretlerden biri olup iki dünya arasındaki kapı olarak düşünülmüştür.” (Çıblak, 2002: 3). Bu kapıların bulunduğu mekân olan mezarlıklar etrafında hem İslami kaidelere uygun hem de ölmüş atalar kültü inancının ibarelerini içerisinde barındıran uygulamalar mevcuttur. Mezarlıklarla ilgili dört adet memorat örneği incelenmiştir. Anlatıda mezarlıkta bulunan mevtaların halkın tabiriyle “mezar askeri ya da meleklerinin” gece geç saatlerde yaktıkları ateşin etrafında ışık ve gölge şeklinde bölge halkı tarafından görünmesi şeklindedir (KK-2).

Diğer üç örnekte de ölmüş ataların ruhlarının dünyada yapılmasına müsaade etmediği fakat günümüz teknolojisiyle izahının mümkün olmadığı olayları kapsamaktadır. Motoru çalışan bir traktörün hiçbir arızası olmadığı halde mezarlık önünden geçerken hareket edememesi ve buna benzer olayların daha öncede yaşanmış olması, iznin verilmediğinin göstergesi olarak kabul edilmektedir (KK-2). Diğer örnekte de lise inşaatı sırasında orayı kazan dozerin belli bir noktaya geldiğinde çalışmaması daha sonra bulunan kabir taşından o bölgenin mezarlık olduğunun anlaşılmasını içermektedir (KK-24). Bir diğer anlatıda da aynı sebepten büyük iş makinalarının durması ve orada “ente mübareke” yazısının görülmesiyle olayın anlaşılmasından oluşur (KK-29). Bu memoratlarda mekânın sahibi olan ruhun ya da ruhların rahatsız edilmek istenmediği görülmektedir. Dozerin tamir edilip tekrar tekrar işe devam etmesi için çaba harcanmasıyla dozeri kullanan operatörün olay yerinde vefat etmesi ise bu ruhların gerektiğinde kişioğlunu cezalandırabildiğini göstermektedir. Mezarlıkta yatan mevtalarla kurulan iletişimi içeren anlatılardan bazıları şu şekildedir:

Ahırbasan tarafında akrabalarımızın evi mezarlığa yakındı. Bir gece evlerinde televizyon izlerlerken mezarlıktan ışık geldiğini fark ederler. O yöne doğru baktıklarında ışığın etrafında dans eden gölgeler görürler. Bu gölgeler ateş yakmış ve ateşin etrafında dönmektedirler. Bütün mahalle olaya şahit olmasına rağmen kimse gitmeye cesaret edemez. Sabaha kadar dua ederek evlerinde otururlar. Ertesi gün mahallenin delikanlıları kalabalık bir grup halinde ellerinde balta ve kazmalarla mezarlığı kontrol ederler. Bir önceki geceye dair hiçbir şey bulamazlar. Yanmış hiçbir nesne de yoktur. Bu olayla ilgili büyüklerin yorumu, “mezar askerleri ya da mezarı koruyan melekler belli zamanlarda, örneğin elli yılda bir böyle görünürler” şeklinde olmuştur (KK-2).

Köyde yaşayan arkadaşlarımdan biri, daha önce de aynı köyden farklı kişilerin de başına gelen bir olayı şöyle anlatır: Tarlaya giderler, ekinlerini biçerler. Sapla taneyi ayırırlar. Bu arada akşam ezanı okunmuş ve hava kararmıştır. Eve gitmek için traktörlerine binerler. Mezarlığın önüne geldiklerinde traktör durur. Motoru çalışan araç ne geri ne de ileri ye gidebilir. Bir saate yakın uğraşırlar. Olmayınca bırakıp eve giderler. Ertesi gün sabah gelirler. Araç hiç sorunsuz bir şekilde çalışır. Arkadaşım bu olaya anlam veremez. Köyün büyükleri böyle olayların daha önce de olduğunu hatta eskiden traktörler yokken at ve öküz arabalarıyla aynı olayın defalarca yaşandığını, mezarlıkta yatan mevtaların bazen geçişe izin vermemeleri neticesinde bu tür olayların olabildiğini söylemişler (KK-2).

Maltepe lisesinin olduğu yerde daha önceden mezarlık bulunmaktaydı. Lisenin inşaatı sırasında oradaki topraklar alınıp Maltepe parkına taşınmaya çalışıldı. Bu esnada belli bir noktaya gelindiğinde dozer stop etti. Tamiri yapıldı, tekrar stop etti. Tekrar tamir edilip çalıştırıldığında operatör olay yerinde vefat etti. Dozerin durduğu yerde Osmanlıca yazılmış bir kabir taşı bulundu. Bu taşı kaldıramadıkları için lisenin sınırı duvarı buradan örüldü (KK-24).

Seyitömer köyünde meydana gelen bir olaydır. Orada devasa makina bulunmaktadır. Bu makina on, on beş katlı apartman büyüklüğündedir. O yüksek duvarlarda açık ocakta kömürler çıkarılır. Termik santralin kömür duvarlarından birinde bir olaya tanık oldum. Bizi santralden aradılar ve gazeteci olarak görmemizi istedikleri bir olay olduğunu söylediler. Biz de dönemin belediye başkanıyla beraber gittik. Olay şöyle olmuş: Gece yarısı o dev gibi büyük olan makina durmuş. Hiçbir sorun yokken çalışmamış. Teknik servisten sorumlu kişiler, makine mühendisleri yataklarından kaldırılarak çağrılmış. Ne yaptılarsa makinayı o gece çalıştıramamışlar. Tam gün ışırken kömür duvarında kireç renginde, damar şeklinde Arapça yazı olduğu görünmüş. Biz gittiğimizde “ente mübareke” yazısını gözlerimizle gördük ve okuduk. Benzetme harfler falan değildi, gayet net okunuyordu. Orada makine mühendisi olan bir çalışan vardır. Bu olaydan çok etkilendi ve “ben inancı zayıf birisiyim ama artık başımı secdeden kaldırmam, böyle bir olayın yaşanması mümkün değil” dedi. Oradaki yazıyı görüntüledik ve harflerden birini belediye müzesine getirdik. Orada hala sergilenmektedir (KK-29).