Dostlar Tiyatrosu'nun Yeniden Üretimi Abdülcanbaz'da Yabancılaştırma/Oyunsuluk

Vikikaynak, özgür kütüphane

3.5 Oyunsuluk


Seyircide, sahnede gösterilenlerin yaşamın kendisi değil, yalnızca bir oyun olduğuna dair bilinç geliştirebilme çabasının bir yansıması olan oyunsuluk, "tiyatronun sürekli ve yaramaz bir şekilde ortaya çıkma eğilimi göstereceği için gerçekliğin herhangi bir yanılsamasını yok etmek için elinden geleni yapması gerektiği" (Esslin, 1959: 110) düşüncesindeki Brecht 'in kuramının temel niteliklerinden biridir. Oyunun oyun niteliğinin belirgin kılınmasıyla, oyuna karşı belli bir mesafe alması sağlanan seyirci için eleştirel bakışı beraberinde getiren üretken bir süreç başlar. Geleneksel Türk tiyatrosunda da göstermeci biçemin bir yansıması olarak sıklıkla izlenen oyunsuluk niteliği, Abdülcanbaz'da oyun kişilerinin dördüncü duvarı yıkarak seyirciye yönelen yaklaşımı, yine aynı kişilerin oyunbaz tavırları ve sahne üzerinde kendilerine ayrılan locadan oyunu izleyen Abdülcanbaz takımı aracılığıyla yaratılan oyun içinde oyun duygusu ile belirgin kılınır. Seyirci, henüz oyunun girişinde iken sunuşu gerçekleştiren Çığırtkan'ın söz ve tavırlarıyla bir oyun karşısında bulunduğunun farkına vararak sahne olayına yabancılaşır. Salonun arkasından bağırarak ortaya gelen Çığırtkan'ın,

"Başlıyoooor. başlıyoooor!. Koş vatandaş koş! Yetiş vatandaş yetiş! Buyrun beyim! Kenara çekil ağbicim! Beyefendi hanıma yol ver! Buyrun beyim! Biraz sonra huzurlarınızda 'Dost acı söyler' tiyatro kumpanyasının artistleri 'Abdülcanbaz'ın Harikulade Maceraları' isimli kahkahalı komedyayı icrayı sanat edeceklerdir. Bu temsilde sevdiğiniz bütün sanatkârlar bambaşka rollerde. iki fasıl, on iki kısım tekmili birden. İlaveten bir kukla temsili. Kapıyı kapat anam. İçersi görünüyor. Hadi beyler başlıyooooor!. Asker, başıbozuk üç çeyrek, çocuklar iki çeyrek.. Hemen başlıyor, iki oyuna bir bilet. (...) Meşhur yazar çizer üstâdımız Turhan Selçuk Bey'in ölmez eserinden hususiyetle sahnemize göre ayarlanmış olan 'Abdülcanbaz'ın Harikulade Maceraları'. Koltukta yer kalmadı, ayakta yer çok. Yolun üstünde durma be kardeşim.." (s. 1-2)

sözleriyle başlayan ve seyirciyle laubali bir söyleşiye girilen takdimi boyunca oyunun oyun niteliği ön plana çıkarılır. Aynı kısımda Karanfil, karşı takımın oyun kişileri ile gerginlik yaşanınca "Abdülcanbaz Bey oğlum, âsâbına hâkim ol, oyun başlamadan elinden bir kaza çıkmasın." (s. 4) diyerek Abdülcanbaz'ı sakinleştirmeye çalışır. İki takım arasındaki gerginlik yatışmayınca bu bilge adam bir kez daha devreye girer: "Beyleeer.. beyleeeer. Koskoca adamlarsınız hepiniz. Bozmayın oyunumuzu, biraz sonra paylaşırsınız kozunuzu. Hadi içeri. hadi içeri... hazırlanın... kuvvetlerinizi toplayın." (s. 5). Karanfil, Fettah'la perde önünde söyleştiği bölümlerde de seyirciyi yadırgatan ve ona bir oyun karşısında bulunduğunu hatırlatan bu tavrını sürdürür. Ara Nağme bölümünde dekor hazırlanana kadar Fettah'la perdenin önüne gelip geleneksel tiyatrodaki gibi çene yarıştırır. "Halk tekerlemeleri, maniler, güzellemelerle bezenen bu söyleşmenin sonunda Karanfil Hoca çene yarıştırmanın vakit kazanmak için yapılan bir gevezelik olduğunu açıklayarak aynı zamanda oyunu bozar." (Sokullu, 1979: 250)

"Çalgıların içinde birincidir borazan
Başka mani kalmadı, dekor hazır mı Tarzan?
Hazırmış hadi yürü!." (s. 41).

Oyun boyunca diğer oyun kişilerinin katkılarıyla da desteklenen bu oyunsuluk, Abdülcanbaz takımının neredeyse tüm sahnelerde, sahne üzerindeki bir locadan oyunu seyretmeleri, hatta zaman zaman oynanan sahnelere karışıp yorumda bulunmaları ile yaratılan oyun içinde oyun duygusu ile de pekiştirilir (Erkal, 1973: 52). Oyundaki gülmece dozunun artmasını da sağlayan bu bir oyundur vurgusu ve beraberinde gelen yabancılaştırma, seyircinin oyun kişileri ya da sergilenen olay/ durumla herhangi bir şekilde özdeşlik kurmasının önüne geçerek mesafenin sağladığı eleştirel-gözlemci bakışı devreye sokar.