Dostlar Tiyatrosu'nun Yeniden Üretimi Abdülcanbaz'da Yabancılaştırma/Episodik Anlatım
3.1.Episodik Anlatım
Epik tiyatronun temel niteliklerinden biri olan episodik / episod'lara dayalı anlatım, tıpkı diğer yabancılaştırma ögeleri gibi seyirciyi duyguların büyüleyici etkisinden kurtarıp bilinç/ düşünce alanına taşımak, böylelikle onu bir bilirkişi konumuna getirmek amacını taşır. Epik tiyatro, birbirini nedensellik ilkesi etrafında sıkı bir bağ ile takip eden olay ya da durumlardan değil, birbirinden bağımsız da var olabilen ve tıpkı bir film şeridindeki görüntüler gibi kesik kesik yol alan (Benjamin, 2000: 34) tek tek olay ya da durumlardan oluşur. Seyircinin ilgisini oyunun sonuna değil yürüyüşü üzerine çekme amacı taşıyan bu parçalı/ kesintili yapı (Brecht, 201la: 42), oyuna monte edilen şarkılar, başlıklar ya da anlatıcının ifadeleri aracılığıyla birbirine bağlanarak bütünlüğe kavuşturulur. Aristotelesçi tiyatronun dramatik yapısının karşısında konumlanan ve göstermeci bir nitelik taşıyan geleneksel Türk tiyatrosunun parçalı anlatımını anımsatan bu episodik yapı, seyircinin yanılsamaya kapılmasının önüne geçer. Eylemin kesintili sergilenişiyle yadırgatılan seyirci, faydasız bir meraktan sıyrılarak oyunun gelişimine, tanık olduğu olayların ya da durumların nedenine/ nasılına ilgi duyar. Abdülcanbaz'da, Brechtçi Epik tiyatronun episodik gelişiminden farklı olarak zaman zaman nedenselliğin arttığı belirgin bir dramatik gelişim sergilenmesine rağmen oyunun, çizgi romanın esnek yapısından da gelen bir etkiyle parçalı bir yapıda kurulduğu dikkat çeker. İlk sahnelendiğinde kimi eleştirmenlerin kopuk kopuk olduğuna dikkat çekerek olumsuzladıkları oyun (Erkal, 1973: 52), Takdim – Manzara-i Umumiye = Kukla Oyunu –Final tablolarının yanı sıra on iki kısımdan oluşur. Bunlara bir de Karanfil Hoca ile Fettah'ın hemen hemen her tablodan sonra gerçekleşen perde önündeki söyleşmeleri de eklenince oyunun parçalı - eklemli yapısı belirginleşir. Gölge oyununun âlim kişisi Hacıvat ile halk çocuğu Karagöz'ü, benzer şekilde orta oyununun Pişekâr ile Kavuklu'su olarak kurgulanan Karanfil ile Fettah (Erkal, 2019: 70), perde önündeki yer yer atışmaya da kaçan söyleşmeleri ile aksiyonu kesintiye uğratarak seyirciyi yadırgatacak aralar oluşturan ve tabloları birbirine bağlayan bir işlev taşır. Oyunda belli bir dolantı etrafında gerçekleşen çizgisel olay gelişimi, Karanfil ve Fettah'ın söyleşmeleri dışında, anlatıcı rolünü de üstlenen Karanfil'in başlık vazifesi gören ara açıklamaları, şarkılar – marşlar, Selçuk'un çizgilerini yansıtma amaçlı kullanılan projeksiyon yöntemi gibi çeşitli epikleştirme araçları ile sık sık sekteye uğratılır. Ayrıca oyundaki belirgin dramatik akışa karşın ikinci perdenin başında gösterilen Kukla Oyunu, istenirse yeri değiştirilerek başka bir yere monte edilebilecek bir mahiyet taşır. Olay akışını kesintiye uğratarak emperyalist güçlerin Türkiye'yi paylaşma çabasını sergileyen, dolayısıyla ortak bir tavrı yansıtan bu tablonun başka bir yerde verilmesi, oyunun anlamında belirgin bir değişikliğe yol açmayacaktır. Oyunun bu parçalı ve kesintili yapısı, seyircide duygusal etkinin kırılmasını ve akılcı yaklaşımın ön plana geçmesini kolaylaştırır.