Şemdinli İddianamesi/Şemdinli İlçesindeki Patlama Sonrasında Yaşanan Olaylar
Şemdinli ilçe merkezindeki Özipek Pasajında müstecirliğini Seferi YILMAZ isimli şahsın yaptığı bir kitapevinde, 09.11.2005 günü saat 11.30’da bir patlama meydana gelmiştir. Patlamada, Mehmet Zahir KORKMAZ isimli şahıs hayatını kaybetmiş, Metin KORKMAZ isimli kişi yaralanmıştır. Patlama sonrasında, iş merkezindeki esnâf ve çevreden toplananlar tarafından, patlamanın olduğu iş merkezi yakınındaki 30 AK 933 plaka sayılı bir araçta bulunan (2) Astsubay (Ali KAYA ve Özcan İLDENİZ) ve (1) sivil (Veysel ATEŞ), olayla ilgili oldukları iddia edilerek darp edilmiş, araçları ise galeyana gelen halk tarafından tahrip edilmiştir.
Güvenlik güçlerinin olaya müdahalesiyle bir müddet yatışan olaylar, göstericilerin şehir merkezinde bir araya gelmeleriyle yeniden tırmanmıştır. Olayların devamında, ilçe merkezinde toplanan (250-300) kişilik bir grup tarafından, Hükümet Konağı, İlçe Emniyet Müdürlüğü ve İlçe Nüfus Müdürlüğü’ne yönelik taşlı saldırıda bulunulmuş, belirtilen kamu binalarında maddi hasar meydana gelmiştir.
30 AK 933 plakalı araç içerisindeki şüpheli Veysel ATEŞ isimli şahıs ise Şemdinli Cumhuriyet Savcısı’nın şifahi talimatına binaen 09.11.2005 günü gözaltına alınmış ve sevk edildiği adlî makamlarca tutuklanmıştır. Olayla ilgili olarak, Şemdinli İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından yürütülen tahkikat çerçevesinde ise, 30 AK 933 araç içerisinde bulunan Astsubay Başçavuş Özcan İLDENİZ ve Astsubay Başçavuş Ali KAYA sevk edildikleri adlî makamlarca tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış bilahare tutuklanmışlardır. Abdulkadir AYGAN isimli bir itirafçının Diyarbakır Söz Gazetesi’ndeki itiraflarında “Mutki’li Ali” olarak bahsedilen Ali KAYA hakkında JİTEM’in Diyarbakır Bölge Komutanlığı’nda görev yaptığı; görev yaptığı sırada sahte belgeler ile PKK ve Hizbullah Terör örgütlerini destekledikleri yönünde suç isnat ederek çok sayıda iş adamını sorguladığı yönünde iddialar yer almaktadır. Hakkâri ilinde gelişen olaylara ilişkin olarak birçok kişi ve kurum değişik vesilelerle açıklama yapmıştır. Bu doğrultuda yapılan açıklamalar özet olarak aşağıda sunulmuştur.
10 Kasım 2005 günü Genelkurmay Başkanlığı tarafından;
“ …bu üzücü olaya bazı askerî şahısların da karışmış olabileceğine dair iddialar ortaya atılmaktadır. Söz konusu olay her yönüyle adlî makamlara intikal etmiş olup gerekli yasal işlemler yapılmaktadır. Soruşturma safhasının gizliliği dolayısıyla gelişmeler hakkında yapılacak müteakip açıklamalar adlî makamların takdirinde olacaktır” şeklinde yazılı basın açıklaması yapılmıştır.
11 Kasım 2005 tarihinde Başbakan Sayın Recep Tayip ERDOĞAN;
” … nereden gelirse gelsin, kim tarafından yapılmış olursa olsun, kim yapmışsa bunun bedelini ödeyecektir. Bizden kimse bir kayırmacılık, bir korumacılık, yürütme olarak beklemesin, yargı üzerine düşeni en ideal bir şekilde yapacaktır”
“ Şemdinli'deki olayla ilgili olarak Genelkurmay ile irtibat içinde olduğunu, geçmişte bu olayın örneklerin yaşandığını, bunu tekrar millete yaşatmak istemediklerini belirtirken, "Kimse bizden bu konuda kayırmacılık beklemesin. Biz bu işin sonuna kadar takipçisiyiz. Devletimizle milletimizi karşı karışa getirme gayreti içinde olanlar bunun bedelini muhakkak ödeyecektir, ödemelidir. Bunun bedelini ülke geneline yaymak fırsatını vermek asla istemiyoruz" şeklinde açıklamalar yapmıştır. (Hürriyet Gazetesi - 12 Kasım 2005)
Aynı gün Dışişleri Bakanı Sayın Abdullah GÜL ise ;
“ … bu konu eskiden olduğu gibi kapalı ve karanlıkta kalmayacak. Kimsenin tereddütü olmasın ne olursa olsun açığa çıkarılacak, Türkiye artık eski Türkiye değil bunu herkes bilsin” şeklinde beyanatlarda bulunmuştur.
Ayrıca, Hükümet sözcüsü ve Adalet Bakanı Sayın Cemil ÇİÇEK ise;
“ … Bu olayın ortaya çıkmasını isteyenin en çok hükümet olduğunu, gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için her türlü desteği vermeye hazır olduklarını, siyasî bir kararlılıkları bulunduğunu” ifade etmiştir.
İçişleri Bakanı Sayın Abdulkadir AKSU tarafından;
“ … Olayların tüm yönleri ile soruşturulduğu, vatandaşların provokatörlerin oyununa gelmemeleri gerektiğini” belirtip Şemdinli'de yaşanan olayları "Sosyal huzura vurulan darbe" olarak değerlendirerek, "Ülkemizin ilerlemesini istemeyenler, provokasyonlarla bizi birbirimize düşürmeye çalışıyor. Sağduyulu, soğukkanlı olalım, tahriklere kapılmayalım" şeklinde açıklamalar yapılmıştır.
11 Kasım 2005 tarihinde Çankaya Köşkünde yapılan “Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Ödülleri” nedeniyle verilen resepsiyonda Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet SEZER’in olaylara ilişkin olarak “ … Henüz ayrıntılı bilgi almadığını, alınca gerekli açıklamayı yapacağını” ifade etmiştir. Aynı resepsiyon da bulunan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Sayın Hilmi ÖZKÖK ise;
“… Biz idarî yönden hemen soruşturma başlattık, olayın adlî soruşturmasını adlî merciler yapıyor, bunu beklemek lazım. Ben personelimi ne suçlarım, ne korurum” şeklinde açıklamalar yapmıştır.
Aynı resepsiyonda Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Fevzi TÜRKERİ tarafından;
“ …Şemdinli olayları ile Susurluk arasında bağlantı kurulamayacağı belirterek olayın lokal bir durum olduğu, tahriklere kapınılmaması ve bundan sonra gelişmeleri yargıya bırakmak gerektiği” ifade etmiştir.
“Patlamadan sonra linç edilmek istenilen bir kişinin gözaltına alındığını, onunla birlikte Cumhuriyet Savcısı'nın olay yerindeki incelemeleri sırasında kalabalığa ateş açan kişinin de yakalandığını…” (Şemdinli Kaymakamı Mustafa Cihat SESLİHAN-Hürriyet Gazetesi - 12 Kasım 2005)
"Gözaltına alınmayarak astsubayların savunma için planlar yapmasına olanak sağladılar…………….Bunlar serbest kaldıktan sonra yukarıdakilere nasıl uzanılacak?" CHP Hakkâri Milletvekili Esat Canan)
Ayrıca, Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar BÜYÜKANIT’ın olaylar ve olayların içerisinde yer aldığı iddia edilen Astsubay Ali KAYA hakkında;
“ … Astsubayı tanıdığı, geçmişte kendi emrimde çalıştığı, iyi bir astsubay olduğu, Kürtçe bildiği, Çevik operasyonunda yanında görev aldığı, Suçlu mu değil mi soruşturmaya bakmak lazım geldiği” şeklinde beyanatlarda bulunmuştur.