İçeriğe atla

Toplumda Görülen Şiddet Davranışına Evrimsel Yaklaşım/Sonuç ve Tartışma

Vikikaynak, özgür kütüphane


  Sonuç ve Tartışma
  Şiddeti, evrimsel psikolojik bakış açısıyla açıklamak bazı noktalarda mümkün olsa da şiddet olgusunu tek bir bakış açısıyla açıklamak oldukça güçtür. Toplumun kültürel ve ahlaki yapısı, bireysel ve çevresel faktörler şiddeti açıklamada yardımcı olabilecek diğer faktörler arasında sayılabilmektedir. Şiddet davranışının ahlaki kurallara ters düşmesinden dolayı bu davranışlar ahlaki açıdan ele alındığında açıklanması zor ve toplumun normlarına aykırı davranış biçimi olarak düşünülebilir. Bu nedenle evrimsel açıdan bakıldığında şiddet davranışına sebebiyet veren adaptasyonların ve mekanizmaların hayatta kalabilme adına zaman içerisinde kalıcı hale geldiğini söylenebilir.
  Önceden de sözü edildiği üzere, evrimsel psikoloji, şiddet davranışını bireylerin adaptasyon ve hayatta kalma içgüdülerinin bir yan ürünü olarak ortaya çıkan davranışlar olarak açıklamaktadır. Bu, bireyin yaşama şansını arttırmaktaki rolünün yanı sıra diğer bireylere zarar verme olasılığının oldukça yüksek olduğu bir davranış olarak açıklanabilir. Her ne kadar şiddet davranışı bireyin kaynaklarını koruma, yaşam kalitesini arttırma, genlerini bir sonraki kuşağa aktarma şansını arttırsa da zaman içinde bu davranış kültürün de etkisiyle farklılaşarak istenmeyen sonuçlara neden olmuştur. Bu sebepten dolayı gerek eşe karşı şiddet olgularını gerekse başka bireylere karşı gösterilen şiddet davranışını sadece evrimsel psikolojik bakış açısıyla açıklamak mümkün olmamaktadır. Bu bakış açısı insan yaşamının temelinde var olan bazı mekanizmalardan ileri gelse de insanların sosyal birer varlık olmaları sonucunda ahlaki değerler taşıma zorunlulukları toplum içinde var olma şanslarını arttıran bir diğer faktördür. Bu ahlaki değerler ile şiddet davranışının çatıştığı durumlarda ise toplum dışına itilmesi olası bir durum olarak karşımıza çıkar. Her ne kadar şiddet davranışı hayatta kalma içgüdüsünün bir ürünü olsa da bu davranışın ahlaki değerler çerçevesinde yerine getirilmesi pek mümkün olmamaktadır.