Toplumda Görülen Şiddet Davranışına Evrimsel Yaklaşım/Cinayet
Cinayet
Buss ve Duntley (2005) insanların türdeşlerini öldürmek üzere
adaptasyonlar edindikleri hipotezini öne sürmüştür. Cinayet için psikolojik
adaptasyonları, doğal seçilim sürecinin bir sonucu olarak görülmektedir.
Tüm adaptasyonlar gibi atalarımızın yaşadığı problemlere daha iyi çözümler
bulmaya katkı sağladığı düşünülmektedir (Buss ve Duntley, 2005). Eski
çağlarda bazı problemli durumların cinayet davranışı ile çözüme
kavuşturulabildiği savunulmuştur. Bu durumların ise yaralanma, tecavüz,
kendini ve yakınını ölümden koruma, saygınlığı elde tutma, kaynakları
koruma ve genetik olarak daha iyi durumda olan kişilere daha iyi kaynaklar
sağlayabilmek için genetik durumu kötü olanı ortadan kaldırma olduğu
söylenmektedir. Cinayet, kendine has ve potansiyel olarak yapan kişiye ve
yapılana karşı büyük sonuçlar doğurabilecek güçlü bir stratejidir. Öldürülen
kişiler doğal olarak kendi ölümlerine sebebiyet veren kişi ile savaşamaz ve o
kişinin çevresini etkileyemez. Bu elde edilen sonuca göre psikolojik
mekanizmaları şekillendirmiş ve bazı durumlarda diğer stratejileri
kullanmaktansa, cinayet işleme davranışını gösterme, kişiye daha fazla kar
sağlayabilmektedir (Buss ve Duntley, 2005).
İnsanlık tarihi boyunca, saygınlık kazanma ve sosyal statü açısından
sürekli çatışma hali yaşanmıştır. Bir başkasını öldürme, evrimsel bakış
açısıyla, doğal seçilim ile şekillenen ve çatışmanın sonucu olan duruma bağlı
bir strateji olarak değerlendirilebilir. Cinayet ile ilgili adaptasyonların,
adaptif problemle ilgili bir sorunu çözdüğü durumlara karşı evrilmiş olması
her zaman daha olasıdır. Örneğin, bir erkeğin aynı cinsten olan rakibinin,
onun hiyerarşik statüsünün yükselmesine engel olan, potansiyel eşleri
uzaklaştırdığı ve her fırsatta onu güçsüzleştiren bir durumda kaldığında, o
kişinin ortadan kaldırılması daha yararlı olmaktadır. Kısacası, cinayet
adaptasyonu hipotezi, birkaç psikolojik adaptasyon ile şekillenmiş, aşikâr ve
geçmişe ait problemleri çözmeye odaklanmış olduğu şeklinde
açıklanmaktadır (Buss ve Duntley, 2005, 2011).