Nutuk/12. bölüm/Rauf Bey İcra Vekilleri Heyeti reisi oldu
Muhâlif grup, bundan sonra taarruza geçti. Rauf Bey’i İcrâ Vekilleri Heyet-i Riyâseti’ne geçirmeye teşebbüs etti. Bunda muvaffak da oldu. Muhâliflerin muzmerratını anlıyordum. Bununla beraber, Rauf Bey’i nezdime davet ettim. Meclis ekseriyetinin kendisini İcra Vekilleri Reisi intihap etmeye mütemayil olduğunu, bunun bence de münasip görüldüğünü söyledim. Rauf Bey, mütereddid bir vaziyet gösterdi. Heyet-i Vekile Riyâseti’nin bir vazifesi yoktur, dedi. Rauf Bey demek istiyordu ki Büyük Millet Meclisi’nin Reisi, Vekiller Heyeti’nin de reis-i tabiisidir. Heyet-i Vekile mukarrerâtı, onun tarafından tasdik edilmedikçe mer’î olmaz. Buna nazaran, İcra Vekilleri Reisi’nin bir salâhiyeti ve serbestîsi yoktur. Fi’l-hakika, Teşkilât-ı Esasiye Kanunu mûcibince öyle idi. Maahaza, bi’n-netice İcra Vekilleri Riyâseti’ni kabul etti. Rauf Bey, 12 Temmuz 338 tarihinden 4 Ağustos 339 tarihine kadar bu vazifede kaldı.
Efendiler, bir nokta nazar-ı dikkatinizi celp etmiştir. Kara Vasıf Bey’le Rauf Bey, muhalefetin teşkilinde, takviye ve idâresinde, ilk günden, beraber ve müdir bulunuyorlar. Fakat Rauf Bey, açıktan İkinci Gruba geçmeyerek, bizim içimizde kalmak vaziyetini ihtiyâr ediyor. Bu hal, üç sene devam etti. Rauf Bey, nihayet kendi tâbiri vechile “zâhiren beraber bulunmaya imkân kalmadığı zaman” ayrılığını ilân etmek mecburiyetinde bulundu.
Efendiler, muhâliflerin, Meclis’te ordu aleyhine açtıkları cereyân devam ediyordu. Mütemâdiyen ve hararetli bir tarzda, ordunun taarruz kabiliyeti olmadığından ve artık siyasî tedâbîrle hal ve intâc-ı mesele zarurî bulunduğundan kuvvetli bir tarzda bahsediyorlardı.