Bektaşî Şairleri ve Nefesleri/Kelâmî

Vikikaynak, özgür kütüphane

KELÂMÎ

XVI ncı asır Bektaşî şairlerindendir. Kerbelâ’da doğdu. İmam Hüseyin makamındaki «Tekke-i Abdâlân-ı Rûm» da şeyh olan Hüseyin Dede’ye intisab etti. Uzun müddet bu der­gâhta oturdu. Cihan Dede namiyle şöhret kazanmıştı. O devir Bektaşî şairlerinden bir çokları gibi o da şiirlerinde bilhassa Hurufîliği terennüm etmişti. Ahdî, onun hakkında şunları söy­lüyor:

«Kelâmî kerb-i belâ-yi pür belâdandır. Kurratülayn-ı Seyyidüs-sekaleyn a’nî şâh-ı şehîdân Hazret-i İmâm Hüseyn Radıyallahü anh dergâh-ı felek bârigâhında tekye-i abdâlân-ı Rum olan hânkah-ı dervîşan penâhın pîr-i rûşen zamîri ve çerâğ efrûz-i bedr-i münîri ve ferahbahş-ı dilhâ-yi gamzede olan Hüseyn Dede hidmetlerine âvân-ı cevânîde irâdet-i sâdık gösterüb anların terbiyet-i muvâfıklarıyla nây-i vücûdların çün şehd-i fâik etmek içün râh-ı tarîkate sâlik olub envâ’-ı âdâb ile çok ma’rifete mâlik olmuş ve ber muktezâyi devr-i zaman temâşâ-yi gül-i gülşen-i cihan ârzûsuyla mânend-i bâd-i sabâ vezân ve misâl-i âb-ı câri revan olub riyâz-ı memâlik-i Acem’e yüz sürüb tâlib-i gül ü gülzâr-ı hüner olan nev şüküfte gonca femlerle ve bende-i pîrân-ı hakikat geçinen sâhib keremlerle muâşeret ve musâhabet edüb cihandîde ve sohbet âzmûde ol­muş binâen alâ zâlik erbâb-ı ma’rifet olan ehl-i cihân içre ci­han Dede demekle benâm ve dervîşân-ı zaman arasında emîr-i kelâmdır. Zîrâ ki silk-i nazımda dür-i nazmı intizâm-ı tâm bul­muştur. Ve ibârât-ı tasavvuf âmîzi bînazîrdir. Hâlâ ol âstâne-i şerîfde ve zâviye-i münîfde sâhibân-ı sikke ve sûret olan der­vişler mâbeyninde sâhib post ve kisvet bir ihtiyâr-ı tarîkat şiâr kimesnedîr».

Kelâmî’nin iki manzumesini dercediyorum:

―1―
Nigârâ Allem-el-esmâ-i Fazlullah’dır vechin

Kelâmullah u beytullah u arşullahdır vechin
Yazılmış çârdeh hatt-ı siyahın çârdeh levha
Hurûf-i asl-ı Kur’ân-ı kadîmullahdır vechin
Rümûz-i küllü şey’in hâlik illâ vechehû vechin
Beyânıdır senin zîrâ ki vechullahdır vechin
Serâirler hakayikler dekayikler mekânıdır
Bu yüzden söylerim hakka ki sırrullahdır vechin
Dehânın burc-i ma’nîdir ki nutk andan tulû’ eyler
Kelâmın mihr-i âlemtâb-rûşen mâhdır vechin
Mubârek mısr-ı câmi’dir vücûdun çünki sertâser
Velî bu mısr-ı câmi’de azîzim Şâhdır vechin
Yazılmış satr-ı Tâhâ ile Bismillah’dır vechin
Kelâmî serbeser bil kim Kelâmullah’dır vechin


―2―

— Nesîmî’nin gazelini tahmis —


Cennetülme’vâ yüzündür leblerin mâ-i tahûr
Mûs-i candır sözün nâzik vücûdun kûh-i Tûr
Fazl-ı Yezdân’ın, cemâli senden olmuştur zuhûr
Ey saçın zıll-i İlâhî vey ruhin Allahü nûr
Ravzanın servi boyundur indehâ cennât-ı hûr

Ey cemâlin cümle eşyânın cemâlinde cemîl
Anber efşan sünbülün kim iki böldü çün Halîl
Birisidir kâf-ı mübhem biridir nûra delîl
İstivâsıdır saçın İnnâ hedeynâh-üs-sebîl
Cennet anındır ki kıldı şol sırât üzre ubûr

Mushaf-ı hüsnün kim olmuşdur cihâna vâzıha
Şerhine kasırdürür nutk-ı zebân-ı şâriha
Oldu nûr-i mâ-i rûyin burc-i dilde lâyıha
Ey sıfâtın kul hüvallah vey cemâlin Fâtiha
Üşte Fürkan üşte Tevrât üşte İncil ü zebûr

Dest-i Kudret eyleyelden tâ muhammer tiynetin
Altı kerre bist ü heşt ü sî vü düdür hilkatin
Cümle âfâkın hemen mâhiyyetidir sûretin
On sekiz bin âlemin âyînesidir sîretin
Kim ki şol mir’âtı buldu oldu min ehl-i sürûr

Ârif-i nefs olmayan bilmez Hak’ı dedi Ali
Sûretâ eşyayı gör mir’ât-ı dilde müncelî
Bas ayak vahdet yoluna çek bu kesretten eli
Kahr ü lütfun illeti ma’nîde vâhiddir velî
Bilmedi şeytan bu tevhîdi Ahad’den düşdü dûr

Bist ü heşt ü sî vü düdür cümle-i ekvanda gör
Ratb ü yâbis nîk ü bed ser defter-i dîvanda gör
Lîk ayn-ı ma’ni ile sûret-i insanda gör
Ayn ü şûn ü kafa bak yârin cemâlin anda gör
Kıl Tebârek yâ Musavvir leyse fîhâ min fütûr

Ey Yemînîden yemînullah kitâbın yanılan
Sâil-i ma’nâ yanında her cevâbın yanılan
Hâb-ı gaflette varub mebde’ maâdın yanılan
Koptu hüsnünden kıyâmet ey hisâbın yanılan
Uykudan dur kim erişti va’de-i men fil-kubûr

Kim ki ma’şûkun gamın cân ile kılmasa gıdî
Hayy-i fid-dâreyn olub bulmadı ömr-i sermedi
Ol îmâdüdîn-i sırr-ı Murtezâ böyle dedi
Kim ki Eyyûb’un belâsın sevdiğinden çekmedi
Giymedi mahbûb elinden hil’at-i abden şekûr

Ey Kelâmî Fazl-ı Yezdan dergehine secde kıl
Olmayasn çün nesîmî Hak katında münfeil
Rûh bahşî çün ana mîsakdan oldu sicil
Rûh-i kuds oldu Nesîmî’nin sözü ey zinde dil
Ger Mesîhâ tek diriysen yatma kim çalındı sûr