TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu Raporu/Kavramlar ve konuyla ilgili önceki meclis araştırma komisyonu raporları

Vikikaynak, özgür kütüphane

VI- KAVRAMLAR VE KONUYLA İLGİLİ ÖNCEKİ MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYONU RAPORLARI

1- KAVRAMLAR[değiştir]

Raporun içeriğinin daha net angılanabilmesi, bazı tanım ve kavramların belirlenebilmesini gerektirmektedir.

Çete:

Sözlüklerde, ordu birliklerinden olmayan silahlı küçük birlik olarak tanımlanmaktadır. Ansiklopedilerde, bir kişinin yönetiminde, her türlü hukuk kuralı ve sınırlamalarının dışında çalışan, esnek, kolay davranabilen başı bozuk örgüt diye tanımlanmaktadır. Çetelerin, önceden zorla para almak, mal ve insan kaçırmak, gibi yasadışı eylemler yapmak amacıyla kurulduğu, çoğu kez kanun kaçaklarından oluştuğu, günümüzde amaç değiştirerek, resmi ve askeri birliklerin, çeşitli taktik ve hukuki nedenlerle yapamıyacakları işleri yapan, yarı resmi nitelik kazanmış örgütler olduğu açıklamasını getirmektedirler. Devlet güçlerinin büyümesi etkinleşmesinin eski anlamda haydutluk yapan çeteleri ortadan kaldırdığını, uluslararası eylemler için devletlerin veya çeşitli ırkçı, dince ve ideolojik grupların uyguladığı yöntemler haline geldiğini belirtmekte “Devletin tüzel kişiliğine karşı suç işlemek için oluşturulan silahlı topluluk”, “başlıca suçluların çıkar ve tehlike ortaklığından doğmuş olan koruyucu ve saldırıcı zümre” “silahlı çete, şiddet kullanarak bazı suçları işlemek amacıyla birleşen silahlı topluluk” gibi tanımlar ortaya konmaktadır.

Türk Ceza Kanununda tanımı: TCK’nun 313 üncü maddesinde “Her ne biçimde olursa olsun cürüm işlemek için örgüt kuranlar” şeklinde tanımlanmaktadır.

Mafya:

Mafya, mevcut hukuk kurallarına göre yasaklanan mal ve hizmetleri, iş alanlarını yasadışı yollardan, gerektiğinde zor kullanma, rüşvet verme veya ilgili kişilerle çıkar ilişkisine girme sonucunda bunları elde ederek büyük kaçançlar sağlayan veya mevcut sistemin yasaklanmayan mal ve hizmetlerini yasadışı yollardan zor kullanarak, rüşvet v.s.veya ilgili kişilerle çıkar ilişkisine girerek ucusa alıp çok pahalıya satmak suretiyle büyük kaçançlar elde etmek için oluşturulan aralarında fonksiyonel işbölümü yapılmış ve hiyerarşik bir yapı olan organize suç örgütüdür.

Bu suç organizasyonlarıın kendi içinde bir yaptırım sistemi mevcuttur. Yasaklanan mal ve hizmetler ile uğraştıklarından, karaparanın aklanması sözkonusudur. Bu suç organizasyonlarıının esası suç işlemek suretiyle kazanç teminine dayanmaktadır. Suç işleme bir meslek olmuştur ve süreklilik göstermektedir. Faaliyet gösterdiği alanda kişilere karşı şiddete başvurmaktadır. Belirtilen amaçlara ulaşmak için gerektiğinde paravan firmalar kurmaktadır. İş alanları genellikle, haraç almak, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, yasadışı kumar, fuhuş sektörünü oluşturma ve çalıştırma, kamu ihalelerine katılanları sindirerek ihaleyi istediği rakama düşürük ve daha pahalıya başkalarına satma,sahte resmi evraklar düzenleme, vergi kaçırma, gibi yasal olmayan işlerden oluşmaktadır. Bu işlerin daha rahat yapılabilmesi için sözkonusu suç örgütleri tarafından bazı kamu görevlilerine çıkarlar dağıtılarak koşullar kendilerine uygun hale getirilmektedir. Bütün bu uygulamalarının karşısına çıkanları tehdit eder, yaralar, adam öldürür, bu işleri yapabilmek için uluslararası organizasyonlara girişir, dünyaya açılır.

Literatürde çete kavramı yerini geniş anlamıyla “yasadışı örgütler”, özel anlamıyla da “organize suç örgütleri” kavramına devretmiştir. Ortak özellikler, yasadışılık, silahlılık, menfaat sağlama ve teşkilattır.

Yasadışı Örgüt:

“Hukuk kurallarının öngörmediği, izin vermediği bir amaca ulaşmak için birden fazla kişinin bir araya gelmeleri, birlikte hareket etmeleri.” Bu tanımdaki yasadışı amaçlara göre örgütler tasnif edilmektedir. Siyasi bir amacı sürdürme olan, şiddet eylemleri varsa (kaçırmadan-cinayete) amaçla veya bir devleti yıkmak için şiddet kullanımı varsa terör örgütü olarak tanımlanmaktadır.

Konumuzla ilgili yasadışı örgütlerin son iki tanımdan biri mafya adı verilen örgütlenme tipi olup;

Adalet Bakanlığınca hazırlanan Çıkar Amaçlı Örgüt Suçları Hakkında Kanun Tasarısında, Çıkar Amaçlı Örgüt:

“Doğrudan veya dolaylı biçimde bir kurumun, kuruluşun veya teşebbüsün denetimini ele geçirmek, ihale, imtiyaz ve ruhsat işlemlerinde etkinlik ve denetim elde etmek; ekonomik faaliyetlerde kartel ve tröst yaratmak, madde ve eşyanın nedretine, fiyatların artmasına sebep olmak, kendilerine veya başkalarına haksız menfaat sağlamak; seçimlerde oy temin etmek veya seçimleri engellemek maksadıyla zor veya tehdit uygulamak veya kişileri kendilerine tabi kılmaya zorlamak veya mensupları arasında her ne suretle olursa olsun açık veya gizli işbirliği yapmak suretiyle yıldırma veya korkutma veya sindirme gücünü kullanarak suçlar işlemek için örgütü kuranlara veya örgütü yönetenlere veya örgüte üye olanlara ya da örgüt adına faaliyette bulunanlara veya bilerek hizmet yüklenenlere sadece bu nedenle üç yıldan altı yıla kadar ağır hapis cezası verilir.” şeklinde tanımlanmaktadır.

Çağımızda terörizm ve ekonomik suçluluk yanında batı ve özellikle İtalyan hukukunda (Mafya tipi örgütlenme) olarak da adlandırılan “Çıkar amaçlı örgüt suçluluğu”, kamunun barış ve sükununu esaslı biçimde ihlal eden, kamu otoritesini çok yakından meşgul eden, devletleri gerek maddi ceza hukuku gerekse usul hukukuk bakımlarından yeni ve istisnai kurumları meydana getirip uygulamaya zorlayan hukuk ihlalleri olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu sebeple, batı ülkelerinde ve özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde organize, örgütlü suçluluk olarak da isimlendirilen örgüt suçluluğunu cezalandırmak ve kişileri bu gibi eylemlerden caydırmak üzere özel kanunlar meydana getirilmekte ve bazı ülkeler suçların tanımını genel ceza kanunu içerisinde yapmakta ve usul hükümlerini gene genel ceza yargılaması usulü kanunlarının ilgili maddelerine yerleştirmekte veya mükerrer maddeler kullanma yolu tutmaktadırlar.

İcralarında, çok kere, terörizm suçlarında olduğu gibi, cebir, şiddet, yani zor, tehdit, korkutma ve yıldırma yolu tutulan örgütlü suçlar özellikle manevi unsur ve yönelinmiş hedef, amaç itibariyle terörizm suçlarından ayrılmaktadırlar. Gerçekten çıkar amaçlı örgüt suçlarında hedef, terörizmde olduğu gibi yakın amaç olarak kamu düzenini ağır biçimde ihlal ile asıl amaçlara ulaşma yolunu açmaktan ibaret bulunmayıp, haksız menfaat, çıkar elde etmektir. Çıkarı elde etmek üzere örgütlenilmekte ve zor ve tehdit unsurlarını oluşturan suçlara başvurmak suretiyle mağdurları yıldırıp çıkar sağlanmasına ulaşılmaktadır. Bu amaç yanında toplum içinde kanun dışı ticareti teşkilatlandırarark fuhuşu istismar etmek, kadın ticaretini örgütleri için bir tekel haline getirmek, uyuşturucu madde trafiğinin yönlendirmek ve böylece dünya gençliğini korkunç etkisi altına almış bir afetin yaygınlaşmasını sağlamak ve belki de hepsinden kötüsü, birkısım kamu görev ve hizmetlerinin iğfal ederek bu gibi kanunsuzlukların içine alıp ortakları haline getirmek, rüşveti genelleştirmek, çıkar amaçlı suç örgütlerinin kanunsuz uğraşlarının başında gelmektedir. Bazı ülkehlerde bu tür örgütlerin, daha da ileri giderek siyaseti bile yönlendirmeye cür’et ettikleri, kamu görevlilerinin seçimle işbaşına geldikleri hallerde, seçimleri türlü yollarla etki altına almaya çalışarak istedikleri kişilerin görevlendirilmeleri hususunda çaba gösterdikleri gözlenmektedir.

Elde ettikleri çıkarların büyüklüğü nedeniyle bazen suç örgütlerinin uğraş alanlarını parselledikleri ve birbirlerinin nüfuz alanlarına müdahale ettikleri, bunun sonucu olarak toplumu son derecede rahatsız eden silahlı mücadelelere giriştikleri görülmektedir.

Böylece nitelikleri hakkında kısa bilgi arzedilen örgütlü suçlarla genel ceza hukuku ve usulü kuralları ve Devletin mutad teşkilatı ile mücadelenin çok zor olduğu ve hatta bazen imkânsız bulunduğu, yabancı ülkelerin geçirdikleri deneyimler sonucu anlaşılmıştır. Bu suçların failleri elde ettikleri büyük çıkarları da kullanarak yaklanmamak için her türlü yola başvurmakta, kolluğu çürütmekte, zabıtanının sahibi olduğu bütün teknik araçların da fazlasından yararlanabilmektedirler. Bir yazar çıkar amaçlı örgüt suçlarında tesbit edilip cezsalandırılabilen fiillerin adeta aysber’in su üstünde kalan kısmı oranında bulunduğunu ifade etmektedir. Örgüt suçları üzerinde geniş bir araştırmayı yürüten bir Alman Kriminoloji Enstitüsü, Almanya da çalışan 31 Türk iş adamından hepsinin örgüt suçlarının mağduru olduklarını ve yıldırma, tehdit yoluyla adı geçenlerden örgütlerin sürekli olarak haraç aldıklarınını belirlemiştir.

İçişleri Bakanlığınca hazırlanan “Organize Suç Örgütleri İle Mücadele Kanunu Tasarısı” nda Organize Suç Örgütü:

”Mensupları arasında açık ve gizli işbirliği yapmak, baskı, cebir, şiddet, tehdit ve benzeri yöntemlerden biri kullanılmak suretiyle korkutarak, yıldırarak, sindirerek; kurum, kuruluş veya teşebbüslerin yönetim veya denetimlerini ele geçirmek, ihale, imtiyaz, ruhsat ve benzeri faaliyetlerini denetlemek, bu faaliyetlerde etkinlik sağlamak, ekonomik faaliyetlerde kartel, tröst yaratmak, serbest piyasa koşullarında oluşan fiyatları denetleyerek artmasına veya düşmesine sebep olmak, gerçek veya tüzel kişiler arasındaki alacak ve borç ilişkilerini düzenlemek, taraflar veya üçüncü şahıslar adına para, çek, senet tahsil etmek, ettirmek, borç senedeni, çek imzalattırmak, menkul veya gayrimenkullerini zor kullanarak sattırmak, bağışlatmak, hibe ettirmek amacıyla kurulan örgüte mensup olanlara ya da örgüt adına faaliyette bulunanlara veya bilerek örgüt adına veya hesabına hizmet yüklenenlere” denilmiştir.

Organize suçluluk: Münferiden veya topluca, yüksek bir önemi haiz suçların belli bir plana göre, birçok kişi tarafından, uzun veya belirsiz bir süre ile, iş bölümü esaslarına göre;

a) Mesleki veya ticari benzeri yapıların kuhllanılması veya,

b) Cebir ya da korutucu diğer araçların kullanılması veya

c) Siyaset, basın, kamu idaresi, adliye ve ekonomi üzerinde etkide bulunarak, kazanç veya güç elde edilmesidir.

Organize suçluluğu belirleyen yedi karakteristik unsurunu şöylece özetleyebiliriz:

Organize suçluluk, genellikle kanununen yasaklanmış olan ve toplumun bazı kesimlerince talep edilen, yasaklanmış mal ve hizmet ihtiyacını karşılamaktadır. Bu nedenle toplumda illegal mal ve hizmetler organize suçluluk tarafından arzı gerçekleştirilen bir talep olarak ortaya çıkmaktadır.

Organize suçluluk, kazanç ve güç sağlamak için fonksiyonel iş bölümü ve hiyerarşik bir düzen içinde faaliyet gösteren faillerden oluşan bir yapılanma içindedir.

Bu suçluluğun diğer bir özelliği, kısa zamanda ve hızlı bir biçimde kazanç sağlayabilecek, maliyeti düşük, yakalanma riski az olabilecek alanları tercih etmesidir.

Organize suç örgütleri illegal ve legal faaliyetlerini sıkı bir biçimde bağlantılandırmaktadır.

2- KONUYLA İLGİLİ ÖNCEKİ MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYONLARI RAPORLARI[değiştir]

Raporun konu ve kapsamıyla ilgili olmaları sebebiyle daha önce aşağıda belirtilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Araştırma Komisyonlarınca düzenlenen raporların özeti ilgililere ışık tutması amacıyla rapora kaydedilmiştir.

a. Hayali İhracaat[değiştir]

Hayali ihracat iddialarına araştırmak üzere teşkil edilen Türkiye Büyük Millet Meclisi Hayali İhracat Araştırma Komisyonunun (10/5,8 Sayılı) raporunda:

İhracatı teşvik amacıyla alınan hukuki idari ve mali tedbirlerin birçok suistimale yol açtığı ve Türk Kamuoyunda hayali ihracat denilen olayları doğurduğu, bunun üretim artışlarına yol açmayan dış rekabet şartlarına uymayan ve kısa vadeli kâr gözeten bir yapı gösterdiği vurgulanmıştır.

Hayali ihracatın, ihraç edilen ürünlerin değerinin üzerinde veya gerçekte mal ihracatı olmadığı halde, belge üzerinde olmuş gibi gösterilerek, gösterilen ihraç değeri üzerinden % 0 pirim alınmak suretiyle gerçekleştirildiği, bu amaçla çok sayıda paravan şirket kurulduğu, hayali ihracat yaptığı tesbit edilen firmalar hakkında bir çok kurum denetim elemanlarınca denetim raporları düzenlenmesine rağmen, bu raporların (346 adet) işleme konulmayarak önce Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığında, daha sonra DPT’de uzun süre (16 ay) bekletildiği, Eski Başbakan Turgut ÖZAL imzalı 12.11.1987 tarihli 38680 sayılı talimatla bu konudaki tüm yetkilerin DPT’de toplandığı, bu arada hakkında olumsuz rapor bulunan firmalara (256 adet) haksız teşvik ödemelerinin yapıldığı, anılan firmalara ödemeler yapıldıktan sonra sözkonusu raporların işleme konulduğu, konunun DPT, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı, Merkez Bankası, Maliye ve Gümrük Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü boyutlarının olduğu, hayali ihracat sonucunda hayali ihracata karışan 256 adet firmadan 143 adet firmanın yapmış olduğu ihracatların tamamının hayali olduğu, 1984-1990 yılları arasında hayali ihracat sonucunda sözü edilen firmalara o günkü fiyatlarla 2,5 Trilyon lira haksız yere teşvik ödemesi yapıldığı, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı Kontrolörlerince bu konuyla ilgili düzenlenen ve suç iddialarını içeren raporların ilgili adli mercilere intikal ettirilmeyerek zamanaşımına uğratıldığı,hayali ihracatın gerçekleştirilmesinde rol oynayan kişiler düşünüldüğünde konunun siyasî boyutunun da bulunduğu, belirtilmiştir.

Ayrıca, Sonuç Bölümünde ise aynen;

“Sonuç olarak ihracat artırmak, bu alanda görülen mevcut tıkanıklıkları gidermek bahanesiyle 7/10624 sayılı Bakanlar Kurulu Kararında belirtilen esasları kanunsuz emir ve talimatlarla değiştirmeye giden ve bunların uygulanmasını sağlayarak Hazineyi büyük oranda zarara uğratan dönemin birkısım yetkili siyasîleri ve bürokratları ile sonradan yapılan bütün yasal prosedürden yoksun işlemleri 7/11237 ve 7/11509 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yasal hale getirmeye çalışan ihracat işlemlerinden sorumlu dönemin Bakanları ile Başbakan sorumludur.

Bundan dolayı bu kişilerin yukarıda açıklanan yöndeki iylemlerinin soruşturulması ve yargı mercilerinin denetiminden geçirilmesinin gerekli olduğu düşünülmektedir. Böylece gelecekte benzer olaylarda devlet parasına göz dikebilecek kişiler ve bunlara destek olacak bürokrat ve siyasîler için caydırıcı bir etki sağlanabilecektir.” denilmiştir.(Ek:53)

b. Faili Meçhul Cinayetler[değiştir]

Ülkemizin Çeşitli Yörelerinde İşlenmiş Faili Meçhul Cinayetler Meclis Araştırma Komisyonunca (10/9) hazırlanan 12.10.1995 tarihli raporda:

Giriş bölümünde, Meclis Araştırma Komisyonlarının yetkilerinin kendilerine verilen görevleri yerine getirmeye yeterli olmadığı, genellikle ülkemizde gündemi oluşturan bir konu karşısında bu konuların Meclis Araştırma Komisyonlarınca araştırılmaya çalışıldığı, Meclisin; Araştırma Komisyonları kurararak olaya el koyması üzerine kamuoyunun beklentiye itildiği, somut bir sonuç görülmek istenildiği, ancak Meclis Araştırma Komisyonlarının yetkilerinin somut sonuçları elde etmeye yeterli olmadığı, neticede de; yetki sınırlamaları nedeniyle kamuoyunun ve Meclis’in beklentilerine cevap verilemediği,

Komisyonlarının görevinin faili meçhul siyasal cinayetleri işleyen kişileri ortaya çıkarmak ve yakalamak olmadığı, Meclis Araştırma Komisyonlarının hükümeti denetlemek görevini yaptığını, bu konuda hükümetin bir ihmal ve kastının bulunup bulunmadığının tesbiti ile alınması gereken önlemlerin alınmasını tavsiye etmek olduğu açıklamalarına yer verildikten sonra;

Raporun devamında terör eylemleri ve adi nitelikteki eylemler neticesi meydana gelen faili meçhul cinayetlerin faillerinin tesbitinin görev ve yetki alanlarının dışında olduğu vurgulanarak., faili meçhul cinayetlerin nihai amacının devleti çalışamaz hale getirmek, toplumda yılgınlık ve bezginlik yaratmak ve kargaşa ortamından yararlanmak olduğu belirtilmiştir.

Bu Komisyonun görev süresi içersinde ilgili Bakanlıklardan bildirilen faili meçhul siyasal cinayetler toplam sayısının 908 olduğu, daha sonra 218 faili meçhul siyasal cinayetin faillerinin bulunduğu tesbitine yer verilmiştir.Devamla, olağanüstü Hal Bölgesinde, terör olayları yüzünden göçlerin yaşandığı, yaşam şartlarının zorlaşmasının suç oranını arttırdığı ifade edilmiştir. Vatandaşın işçi alımlarında partizanlıkla karşılaştığı, bölgeye yapılan atamalarda liyakata dikkat edilmediği, bunların vatandaş üzerinde güvensizlik yarattığı, bu bölgede görev yapan kamu görevlilerinin vatandaşa iyi mumamele etmediği, tecrübesiz olduğu; kamu kuruluşları arasında koordinasyonun bulunmadığı, bölgedeki cezaevlerinin yönetiminin devlet yerine, mahkumların elinde olduğu, buralarda rahat ortam bulan örgüt militanlarının dışarıda yapılacak eylemleri planladığı ve uygulama emirleri rahatça verdiği, sempatizan olarak cezaevine giren tutukluların çok iyi siyasî ve askeri eğitim almış militan olarak cezaevinden çıktığı, vatandaşın sessiz ve çaresiz olduğu,

Devletin Anayasa ile çizilmiş yetki ve görev ayrımına rağmen hukuk kurallarını tanımayan ve istedikleri zaman istedikleri kuralları uygulayan kişiler ve kurumların bulunduğu, Devletin içinde olduğu izlenimi edilen birtakım odakların devlet içerisinden temizlenmesi ve hukuk kurallarının hakim kılınması için Devletin otoriteyi ele almasının zorunlu olduğu, bu yapılmadığı takdirde bu odakların Devlete hakimiyetlerinin ve hukuka aykırı davranışlarının devam edeceği, hukuk devletlerinde her türlü hukuk dışı oluşumun fark edildiği anda ortadan kaldırılması gerektiği, hukuk devletinin yetkili kuruluşlarının, hukuk dışı oluşumların faaliyetlerinin devam etmesine göz yummaları durumunda bundan hukuk devletinin zarar göreceği,

Belirtildikten sonra; görülen söz konusu aksaklıklar üzerine getirilen önerilerde, yargı organlarının her açıdan bağımsız ve güvence altında olması ve her türlü tehditlere karşı korunması, hukukun üstünlüğüne inanan ve hukuk kurallarına bağlı yeterli sayıda hakim, savcı ve güvenlik görevlisinin istihdam edilmesi, emniyet güçleri üzerinde idarenin yeterli denetimi kurması, emniyet güçleri içerisinde hukuk dışı oluşumlara izin verilmemesi, kişi ve kurumların hukukun çizdiği çerçeve içerisinde kalmasının gerekli olduğu, yasadışı faaliyetlerin odak noktası olan ve sayıları hergün artmasına rağmen teröre karşı yapılan mücadelede etkili olmayan koruculuk sistemine son verilmesi, olağanüstü halin kaldırılması,devlet itirafçı ilişkisine son verilmesi, polis özel timlerinin kullanım şeklinin değiştirilmesi, istihbarat hizmetlerinin desteklenmesi (kanunen yetkili birimlere bırakılması ve bu konudaki karışıklığın önlenmesi), polisin faili meçhul cinayetleri önleyecek bir yapıda düzenlenmesi, cezaevlerinin ıslah edilmesi v.b. yönünde çalışmalar yapılması, tedbirler alınması önerilmiştir. (Ek:54)