Sayfa:YENİ TÜRK EDEBİYATINDA BİR KURMACA ÖGESİ OLARAK TİYATRO VE DİĞER SAHNE SANATLARI.pdf/19

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfada istinsah sırasında bir sorun oluştu

2020 » ISSN: 2548-0472

Şener Şükrü YİĞİTLER

Tiyatrosu'nun ana kadrosunu oluşturacak kişiler bir tren yolculuğu sırasında mahsur kaldıkları istasyonun yanındaki Halkevi'ne sığınırlar ve buradaki düğün eğlencesi sırasında bir tiyatro kurma fikri doğar. Servet Bey, “misli görülmemiş bir sanat tiyatrosu” kurma fikri ortaya atar (Güntekin, 1995: 32). İstanbul'da tekrar bir araya gelen tiyatrocular, Yeni Türk Tiyatrosu'nun kuruluşu için kolları sıvarlar. Abasıyanık'ın İstanbullu Tiyatro'sunun aksine Yeni Türk Tiyatrosu kuruluşta maddi sıkıntılar çekmez. Tiyatronun sahibi Servet Bey tiyatroyu çok seven, ancak işleyiş hakkında fazla bilgisi olmayan bir mirasyedidir. Bu nedenle, tiyatronun yönetmeni ve mali işler müdürü romanın anlatıcısı Süleyman Bey olur. Yeni Türk Tiyatrosu'nun seçme gününde bir konuşma yapan Servet Bey Darülbedayi'ye karşı devrimci bir manifesto ilan eder (1995: 50). Oyuncu seçmelerinde iki kriter esastır: “Yalnız sanat ve ehliyet” (1995: 54) “Sanat yalnız sanat” (1995: 57). Romanda tiyatronun “en büyük edep ve ahlak mektebi” (1995: 53) olduğu Servet Bey'in konuşmasından başlanarak birçok defa tekrarlanır (1995: 65, 111, 114, 160, 190, 193, 226). Bu idealle başlayan seçmelerde bir tuluat cücesi “(B)urası tulûat tiyatrosu değil ki...” (1995: 59) denerek, vesikalı olduğu bilinen başarılı bir aktris ise "Mademki tiyatro, mekteb-i edeptir...” (1995: 61) denerek geri çevrilir. İstanbul'daki tiyatro çevrelerini sarsma iddiası taşıyan kumpanyanın işe Anadolu'da başlamasının nedeni turnenin "bir tecrübe, bir prova” olarak görülmesidir (1995: 75). Oynanacak piyesleri Süleyman Bey şöyle özetler:

“Ne kadar maskara ve gülünç hale sokulsa yalnız vakalarıyla bizi de halkı da sürükleyecek çeşit çeşit adapte piyesler... Güney Fransa'dan bizim Toroslara getirilmiş 'Mersinli Kız' diye bir piyes, başka bir çeşnide yine o çeşit heyecanlarla dolu bir başkası... Hep bizim çehrelerimize sokulmuş piyesler... Ağlatıp güldürecek eserler...” (Güntekin, 1995: 75)

Süleyman Bey, bu tiyatronun hepsi için son sığınak olduğuna inanır. Kumpanyanın en yetenekli ve tecrübeli oyuncusu Hoca'ya göre de, Servet Bey'in müsrifliklerine karşı konmalı, trup elden geldiğince uzatılmalıdır. Yeni Türk Tiyatrosu'nun, “bu memleketin (Komedi Fransez)'i.” (1995: 83) olduğunu savunan Servet Bey, "Darülbedayi gibi tercüme piyes oynamamayı kendine) kaide yap(an)” tiyatronun “La Dam O'Kamelya” oynaması konusunda diretir. Servet Bey'e göre bu oyun o kadar çok oynanmıştır ki artık yerli sayılması gerekir (1995: 100). Süleyman Bey'in ifadesiyle “La Dam O'Kamelya Komedisi” (1995: 100) devam ettiği sırada kötü haber gelir; Servet Bey'in karısına karşı mahkeme-