Sayfa:YENİ TÜRK EDEBİYATINDA BİR KURMACA ÖGESİ OLARAK TİYATRO VE DİĞER SAHNE SANATLARI.pdf/18

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfada istinsah sırasında bir sorun oluştu

SN: 2548-0472

2020-15:


Yeni Türk Edebiyatında Bir Kurmaca Ögesi Olarak Tiyatro ve Diğer Sahne Sanatları

aklı havada bir avaredir. Şehzadebaşı'ndaki gönül ilişkilerinin ardından tam ilk aşkı Mediha'ya döndü sanıldığı anda bir kavgaya karışarak cezaevine girer ve II. Meşrutiyet'le ilan edilen afla dışarı çıktığında tiyatroya başlar. Kaygılı, And'ın yukarıda verdiği bilgileri doğrular nitelikte bir İstanbul tablosu çizer: “Hürriyetin ilânından sonra İstanbul'daki okuryazar gençlerin bir kısmı tiyatroya, tiyatroculağa atılmış; her tarafta çeşit çeşit amatör heyetleri meydana çıkmıştı... Şehrin birçok yerlerinde müsamereler, nutuklar, monologlar, temsiller gırla gidiyordu. Hele Şehzadebaşı'ndaki kıraathaneler, tiyatrolar bütün günler ve bütün geceler amatörlerle dolup dolup boşanıyordu. Hoş, İstanbul'un başka semtleri de Şehzadebaşı'ndan pek aşağı kalmıyordu. Bu arada Hasan'ların semtinde de bir amatör takımı peyda olmuştu.” (Abasıyanık, 1997: 187)

Hasan, ayrıca, kendisine uzun yıllar ablalık eden Zehra'yla evlenme kararı alır. Müstakbel çift evlilik hazırlıkları yapar. Ancak Zehra'nın annesi Aygır Fatma da, Hasan'ın ailesi de Hasan'ın aktörlüğü bırakmasını ister; ancak Hasan "tiyatronun memlekette çok parlak bir istikbali olduğunu söyliyerek onları yatıştırı(r)” (Kaygılı, 1997: 189). Nikâhtan hemen önce Zehra bir arbede sırasında öldürülünce kendini içkiye verir. Her şeyi geride bırakır. On bir yıllık ikinci bir avarelik döneminin ardından yeniden tiyatroya döner. Seyyar tuluatçılara katılır. Hasan eski parlak günlerine geri dönmüştür: "O, bu tulûat kumpanyasında da tıpkı amatörlük zamanında olduğu gibi ara sıra ufak tefek roller alıyor, en çok şahsi monologları ile tutuluyor, beğeniliyor, alkışlanıyor ve ona göre pay alıyor(dur)” (Kaygılı, 1997: 198). Tulûatın alametifarikası İbiş rollerine çıkmak istemeyen Hasan, patronunun isteği üzerine "sirar (âşık) yahut tiran (zalim)” oynayacağı bir oyun yazar. “(A)şklı, kavgalı, cinayetli bir vakıa” (Kaygılı, 1997: 200) olan Aygır Fatma” adlı bu oyun, üç beş gün içinde yazılır ve Hasan'ın başından geçen gerçek olayları anlatır. Romanın gerçekliğini zedeleyen tesadüfler zincirinin son halkası olarak oyunun sahnelendiği kazada bulunan Aygır Fatma, adını kendisinden alan oyunun ilk perdesinde sahneye fırlar ve oyunculara saldırarak oyunu sabote eder. Yıllar sonra tekrar bir araya gelen Aygır Fatma ile Hasan İstanbul'a dönerler. Hasan, Aygır Fatma'ya sözünü tutarak oyunculuğu bırakır ve evlenir.

Son Sığınak

Reşat Nuri Güntekin'in Son Sığınak'ı tiyatroyu kurmaca alana en dramatik biçimde taşıyan eserdir. Her biri birbirinden tutkun tiyatro heveslisi Yeni Türk