Sayfa:YENİ TÜRK EDEBİYATINDA BİR KURMACA ÖGESİ OLARAK TİYATRO VE DİĞER SAHNE SANATLARI.pdf/17

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfada istinsah sırasında bir sorun oluştu

2020 » ISSN: 2548-0472

Şener Şükrü YİĞİTLER

ifade etmede yaşadığı güçlüğü incelikli tespitlerle ortaya koyar. Adıvar, her ne kadar Tevfik'in oynadığı oyuna verdiği tepkisinde Emine'ye hak verir görünse de roman, sanatçı-eser ilişkisinin yüzeysel bir yaklaşımla ele alınmasını engelleyen derin bir yapı sunar. Emine-Tevfik çiftinin ilişkisinde evliliği sakatlayan sekter bakış, Rabia-Osman ilişkisinde sanata yaslanan karşılıklı anlayış ve hoşgörüyle telafi edilir. Sonuç olarak, Sinekli Bakkal olayların geçtiği 11. Abdülhamit döneminde ve hatta ilk defa İngilizce basılıp bir yıl sonra Türkçeye tercüme edildiği 1936 yılı Türkiye'sinde bir sanatçının yaratma, oluşturma ve oynama süreçlerinin sanatçının özel hayatından bağımsız düşünülmediğini gösteren iyi bir örnektir.

Aygır Fatma

Osman Cemal Kaygılı'nın en ünlü romanı Çingeneler (1939) kadar bilinmese de ondan bir yıl önce yayımlanan ve konusuyla onun gelişini haber veren Aygır Fatma, Hasan adındaki bir gencin aşklarını ve tuluat tiyatrolarının aranan ismi olmaya uzanan kariyerini anlatır. Hasan'ın da diğer karakterler gibi, Şehzadebaşı'nda tiyatroyla ilk tanışması genç adam için bir 'epifani' anı olarak anlatılır: “Bu yaşında kadar Karagöz, hokkabaz, ortaoyunundan başka bir şey görmemiş olan Hasan'ın üzerinde tiyatro öyle bir tesri yapmıştı ki âdeta o, ilk tiyatrodan çıktıktan sonra kendisinde bir değişiklik sezer gibi olmuştu.” (Kaygılı, 1997: 45) Bundan sonra Şehzadebaşı'ndaki tiyatrolara dadanan Hasan, ilk aşklarını buradaki oyuncu kızlar, kantocu kadınlarla unutmaya çalışır. Kaygılı'nın Şehzadebaşı'nın geniş bir panoramasını verdiği bu sayfalarda Kel Hasan, kantocu Minyon Virjin, orta oyuncu Hamdi, komik Ali Rıza, Manakyan, Çobanyan, Binemeciyan, Şahinyan, aktör Hulusi ile Madam Siranuş, Fehim Efendi, tiran oynayan Todori, abdal rolü yapan Refet, meddahlar ve saz âşıkları boy gösterir. Şanolarda sahnelenen oyunlar arasında "Jak Varley, Lâ dam o Kamelya, Piyer dö Şömen” gibi oyunlar zikredilir (Kaygılı, 1997: 51). Hasan, oyunlarda gördüğü jönleri taklitle tam bir Ahmet Cemil karikatürüne dönüşür. O artık “temiz pâk giyinmiş ve ensesinden saçlarını biraz uzatmış pek genç bir edip, bir şair, bir romancı, bir tiyatro artisti, bir tabiat âşığı”dır (Kaygılı, 1997: 59). Hasan, doğuştan tiyatrocudur: “Tiyatro ve aktörlük onun için, onun yanık yüreği, ince duyguları, engin muhayyilesi için tam biçilmiş kaftandı.” (Kaygılı, 1997: 188).

Kaygılı, her ne kadar, Hasan için söylediklerinde ciddiyse de okurun Hasan'a dair izlenimleri pek olumlu olmaz. O, Çingeneler'deki İrfan gibi, gelgeç gönüllü,