Sayfa:YENİ TÜRK EDEBİYATINDA BİR KURMACA ÖGESİ OLARAK TİYATRO VE DİĞER SAHNE SANATLARI.pdf/14

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfada istinsah sırasında bir sorun oluştu

Yeni Türk Edebiyatı Araştırmaları - Sayı 23 - 2020 - ISSN: 2548-0472

Yeni Türk Edebiyatında Bir Kurmaca Ögesi Olarak Tiyatro ve Diğer Sahne Sanatları

modası çıktı. Erkekler hadi neyse ne; ama, kadınlar...” (Abasıyanık, 1986: 48). Altınlar iade edildikten sonra iki oyuncu kalkarlarken Zilha Hanım onlara son bir dost tavsiyesi verir:

“Siz de vazgeçin bu işten. Belki siz bu oyunculuk sayesinde bir gün aç, bir gün tok geçiniyorsunuz. Ama, o oğlan bu işi yapamaz. Sıhhati müsait değildir. Hastalıklı büyüdü. Vakti hali yerinde insanların evlâtları olsun artist biraz da. Fıkaranın çocuğuna artistlik neymiş? Kör olsun! Hep de fakir fıkara çocuğu özenir sizin işe.” (Abasıyanık, 1986: 49-50)

Evden çıkışta, kadının haklı olup olmadığını tartışmaya başlarlar. Saffet Ferit'e göre haksızdır; Kör Halit ise aksini düşünür. Argümanlarına bakarak, tiyatro aşkıyla neredeyse hırsızlığı meşru bulacağını söyleyen Kör Halit'e Saffet Ferit, halkın tiyatroyu sevip koruyarak bu tür olaylara yer bırakmaması gerektiğini söyler; yazar ve tiyatrocu da el ele vererek “her türlü küçüklük, her türlü peşin hüküm, her türlü yalnız kendine çevrili bir ahlâkla alay etmeli, o ahlâkı kepaze etmeli, o nevi düşüncelerle mücadele etmelidir” (Abasıyanık, 1986: 52).

Bu ideal ülkülerle yola çıkan ve bagajında “biraz eğlence, biraz da üzülmece” (Abasıyanık, 1986: 57) taşıyan İstanbullu Kumpanya (bu, turne adıdır), çalışanları, henüz tek gösteri yapmadan turneden kazandıklarıyla Şehzadebaşı'nda açacakları tiyatro sahnesi için trupun tek kadın üyesinin teklifini oy birliğiyle kabul ederler: "Ağlayan Nar, Gülen Ayva Tiyatrosu” (Abasıyanık, 1986: 60). Bu ismin Anadolu'daki turnede de kullanılmasını önerenlere Kör Halit, tecrübelerinden yola çıkarak itiraz eder. Bu emektar tiyatrocuya göre alışılmış, klasik bir ismin dışındaki herhangi bir tercih tiyatroyu iflasa kadar götürebilir. Üsküdarlı Suat'ın bu tespite karşı çıkışı, sanatçının halka bakışı ve sanatın halka ulaşması, sunumuyla ilgili önemli bir itiraz sesidir. ““Hep böyle söylersiniz. Anadolu çekmez, Anadolu istemez, Anadolu anlamaz." Bu yüzden dünyanın en aşağılık filmlerini biz yaparız. Anadolu şöyledir, Anadolu böyledir. İçimizde Anadolu'yu bilen de yok.” (Abasıyanık, 1986: 61). Suat'ın bu yorumu, finaldeki oyunun niteliğiyle ilgili çok önemli bir gerçeği ortaya koyar. Saffet Ferit'in, kumpanyanın kuruluş günlerinde hazırladığı “Kırmızı Şemsiyeli Kontes/Prenses" oyunu tuluat tiyatrolarının içeriğini dökmesi ve Anadolu seyircisine sunulan oyunların niteliği konusunda fikir vermesi bakımından son derece önemlidir. Abasıyanık oyunu şöyle özetler: