Sayfa:YENİ TÜRK EDEBİYATINDA BİR KURMACA ÖGESİ OLARAK TİYATRO VE DİĞER SAHNE SANATLARI.pdf/11

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfada istinsah sırasında bir sorun oluştu

Şener Şükrü YİĞİTLER

Paskal'ın sevdiği kişiye çeviren Samipaşazâde Sezai, Eftelya adındaki bu genç kadının hemen her hafta annesiyle beraber gösterileri izlemeye geldiğini anlatır. Eftelya annesine, “Paskal'ı bundan evvel ölen köpeğine benzettiğini ve bâzen de hâl ü tavrı, bir kere görüp de pek hoşuna giden bir maymunu andırdığını” (Sezai, 2016: 80) söyler. Paskal, bazı durumlarda bir yolunu bularak Eftelya'nın bulunduğu locanın altına kendini atar, Eftelya'nın alaycı takdirlerini sunmak için attığı güllerin değmesiyle elini yaralanmış gibi göğsüne bastırarak inler. Gösterinin sonunda sahneden kahkaha sesleri gelmeye devam ederken o, kuliste içini çekerek ağlar: “Gözünden dökülen yaşlar yüzündeki unları, kırmızı boyaları bozarak kıvılcım taneleri gibi o harâb duvarların yıkılmış taşlarına damlıyordu” (Sezai, 2016: 82). Bu, ilkel bir "hüzünlü palyaço" imgesidir ancak bu haliyle de son derece modern ve gerçekçidir. Öykünün sonunda, Eftelya'nın evlendiğini öğrenerek kendini evinin tavanına asarak öldüren Paskal'ı dili dışarıda görenler, oyuncunun kendilerine “asılmış adam taklidi” yaptığını sanarak gülerler. Sanatçının yalnızlığını dengeli bir ironi ve hüzünle veren Samipaşazâde Sezai, sanatın özündeki trajikomiği şu cümleyle özetler: “Hayatında herkesi güldürdüğü hâlde memâtında kimseyi ağlatmayan zavallı Paskal'ın bu seferki hâli taklit değil, ölüm gibi hakîkat idi.” (Sezai, 2016: 83)

“Komedya-Trajedya”

İlk defa Muhit dergisinin Mart 1932 tarihli 41'inci sayısında yayımlanan öykü, Fuat Raif'in tiyatroya büyük heveslerle ve türlü zorluklara katlanarak başlamasını ancak son rolü hariç, bütün kariyerinde hiç istemediği 'komedya aktörlüğü'nü bir yük gibi omzunda taşımasını anlatır. Birçok örnekte görüleceği gibi, Fuat Raif küçükken götürüldüğü tiyatroda “san'at hummasını” hisseder (Örik, 1996: 233). Tiyatronun tadını ilk defa Manakyan tiyatrosunda alan Fuat Raif, daha önce birçok defalar Hasan'la Şevki'nin tiyatrolarına gitmiştir. Genç adam, sebeplerini tümüyle tayin edemese de, henüz o yaşta ortaoyunu ile 'yeni tiyatro" arasındaki sanatsal düzeyi fark edecek kadar zevk sahibidir. Manakyan'dan başka, Fehim Efendi'yi, Aleksyan'la Şahinyan'ı, Binemeciyan çiftini, Hekimyan ve Kınar Hanımları sahnede izler ve hepsinin oyunlarının kendine has özelliklerini görerek öğrenir. Bu yabancı oyuncuların yürüttüğü oyunlardaki abartılı oyunculuğun ve kötü Türkçenin farkında olmakla birlikte bu kusurların, tiyatronun “büyüklüğüne bir delil teşkil edemeyeceğini)” (Örik, 1996: 235) aklının bir köşesiyle bilir. Aktör

2020 » ISSN: 2548-0472