Sayfa:YENİ TÜRK EDEBİYATINDA BİR KURMACA ÖGESİ OLARAK TİYATRO VE DİĞER SAHNE SANATLARI.pdf/10

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfada istinsah sırasında bir sorun oluştu

SN: 2548-0472

3“ 2020 - 1S

Yeni Türk Edebiyatında Bir Kurmaca Ögesi Olarak Tiyatro ve Diğer Sahne Sanatları

halk eğlencelerinin önemli bir parçasıdır. Sonraki yüzyıllarda, eğlence mekânının açık meydanlardan sahnelere taşınmasının da bir sonucu olarak seyircinin ilgisini çekmek için gösterilerin çeşitliliğini artıran tiyatroların, bugünkü modern icrasına uzak olsa da oyuncunun sözsüz biçimde birtakım gülünç olayı abartılı jest ve mimiklerle canlandıran oyunculara sahnelerinde yer verdikleri düşünülebilir. Ahmet Rasim, “Corci,” "Andon” adlı pantomima paskallarının sivri külahlı, kalın pudralı olduğunu anlatır (1969: 51)

Samipaşazâde Sezai'nin böyle bir oyuncunun trajik öyküsünü anlattığı “Pandomima”, gerçekçi ayrıntılarıyla bu oyunların icra edildikleri sahneleri, oyuncunun performansı hakkında yeterince fikir verir. Örneğin, ilk dikkate değer ayrıntı Paskal'ın gösterisiyle ilgili ilandır. Etrafına çakılan desteklerle ayakta durması sağlanan ahşap bir binanın kapısı üzerine asılmış büyük bir kâğıt üzerinde siyah yazıyla şunlar yazılıdır:

MEŞHûR PASKAL'IN PANDOMİMASI

Burada her Cuma ve Pazar günleri meşhûr Paskal envâi türlü hünerler ve gülünçlü icrâ-yı lû'biyyât eder. Rağbetlû müşterilerinin teşvikâtlarını kazanan Paskal her hafta yeni yeni oyunlar sahne-i temâşâya vaz' edecektir.” (Sezai, 2016: 79)

Paskal'ın gösterisi için giydiği kıyafetler ve yaptığı makyaja dair anlatılanlar pantomim sanatının ses dâhil bütün ayrıntıları en aza indiren minimalist estetiğine, yaklaşık yüz elli yıl önce İstanbul'daki köhne bir tiyatro gösterisinde dâhi olsa, riayet edildiğini göstermesi bakımından önemlidir:

“Tiyatrosunun kapısından girip boğçasını açarak hiç değişmeyen oyununa mahsus şalvar biçimindeki beyaz pantolonunu, yakası oymalı beyaz saltasını, başına sivri beyaz külâhını giydikten ve tekmil yüzünü unlara, kurbağa bakışlı siyâh gözlerinin alt kapaklarını kırmızıya boyadıktan bir sonra idi iki boş zihinlerle gâilesiz gönüllerden çıkıp yükselen kahkaha sadâları ve alkış avazeleri arasında 'icrâ-yı lû'biyât' ediyordu.” (Sezai, 2016: 79)

Paskal gösteride laterna sesiyle dans eden yaşı bir hayli geçkin, yüzünün kırışıkları düzgünlerle kapatılmış, giyilmekten solmuş atlaslar içinde dans eden bir kadının âşığı rolündedir. Aşkını ilan etmek için dilini çıkarması, kadının teveccühüne minnetini göstermek için sadık bir köpek gibi takla atması seyircinin en sevdiği numaralardır. Bu noktada, seyircinin bakışını başarılı bir hareketle