Sayfa:TANRILARDAN PATRONLARA OTORİTENİN GELİŞİMİ.pdf/9

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş
Karamanoğlu, T. (2021). Alınteri Sosyal Bilimler Dergisi, 5(1): 67-80.

şekilde sergilemektir. Canetti insanların iktidarında bu güç ve hız ilkelerini hayvanlardan esinlendiklerini bildirmekte ve bu durumu şu örnek ile aktarmaktadır:

"Kedi, gücü, fareyi yakalamak, onu ele geçirmek, pençelerinin arasında tutmak ve nihai olarak da öldürmek için kullanır. Ama fareyle oynamasında bir başta etken daha vardır. Kedi farenin gitmesine izin verir, birazcık kaçmasına, hatta arkasını dönmesine fırsat tanır; bu süre boyunca fare artık güce maruz değildir. Ancak hâlâ kedinin iktidar [alan]ının içindedir ve her an tekrar yakalanabilir." (Cannetti, 2006: 284).

Yukarıdaki örnekten de görüldüğü üzere iktidar geniş kapsamı ile birçok noktaya ve kişiye uzanabilen bir olgu olarak tanımlanmaktadır. Yunan mitolojik tanrılarından Uranos, Kronos ve Zeus’un güç ve hızları ile iktidar alanlarına bakılırsa üçünün de varoluşlarının simgesi olan güçlerini öfkelerinden ve iktidarlarına gelebilecek tehlikelere olan korkularından besledikleri görülmektedir. Öyle ki çoğu zaman hâkimiyetleri altındaki tanrılara, yarı tanrılara ve insanlara kedinin fare ile oynamasına benzer bir biçimde yaklaşmış ve onların hayatları üzerinde etkin olmuşlardır. Titanların ve tanrıların savaşının ardından zekâsı ve kurnazlığı ile tanrıların katında kalmayı başaran bilgelik tanrısı Prometheus’un insana bilmeyi sunuş hikâyesi, bu durumu daha açık ifade etmeye yarayabilir. Prometheus önceden bilen, yapmadan önce düşünen ve kâhin tanrı olarak adlandırılmaktadır (Roman ve Roman, 2010: 426). Tanrıların ve titanların savaşında sonucunu önceden bilen Prometheus tarafsız kalmaya özen göstermiş ve zaman zaman Zeus’a yardım etmiştir. Zeus’un gözüne girmeyi başarmış ve tanrıların katında bir yer edinmiştir. Ancak bir süre sonra hem kendi soyuna dair intikam arzusundan hem de Zeus’un adaletsiz hükmüne olan öfkesinden tanrı dağının bilgelik ateşinden bir kıvılcım çalıp insanlığa armağan etmiştir. Bu duruma öfkelenen ve kendi otoritesinin sarsılmasından korkan Zeus, Prometheus’u bir dağın zirvesine zincirlemiş, hergün yeniden oluşan karaciğerini yemesi için bir karga göndermiştir. Günün birinde Zeus’un yarı tanrı oğlu Herkül onu kurtarana kadar da zincire vurulu bir şekilde işkenceye maruz kalmıştır (Aiskhlyos, 2000: 6-13). Prometheus’u cezalandırmakla öfkesi dinmeyen Zeus, insanlığı cezalandırmak için tanrılar kızı Athena ile beraber kalbi tanrı dağının ateşi ile dolu Pandora’yı yaratmış ve onu yer yüzüne göndermeden önce de içinde tüm kötülüklerin ve felaketlerin bulunduğu bir kutu hazırlamıştır. Pandora’yı görür görmez âşık olan Prometheus’un kardeşi Epimetheus, hemen onunla evlenmiş ve yanında getirdiği çeyiz sandığını açmasına yardım etmiştir. Böylelikle tüm dünyaya kötülükler salınmıştır. Epimetheus’un anlamı sonradan bilen ya da yaptıktan sonra düşünendir. Önceden bilen Prometheus her ne kadar Zeus’un hükmüne başkaldırıp elinde özgürlük meşalesi ile koşsa da sonradan bilen kardeşi Epimetheus arzularının yönlendirmesi sonucu dünyayı kötülüklerin sarmasına neden olmuştur (Hesiodos, 1977: 116-124). Bu örnekten de görüldüğü üzere Antik Yunan mitolojisindeki tanrılar gerek birbirleri ile gerek yarattıkları insanlar ile iktidarlarının kapsamında güçlerini sergilemekten çekinmemektedirler. Otoritelerinin sorgulanmasına ya da sarsılmasına neden olabilecek herhangi bir durumu öfke ile karşılayıp hızla eyleme geçmeyi yeğlemektedirler. Nordik ve Sümer mitolojisindeki tanrılarının da Yunan tanrılarına benzer bir biçimde hareket ettiklerini söylemek yanlış olmaz. Öyle ki Nordik tanrısı Odin, eşi ve doğurganlık tanrıçası olan Freyja’nın görkemli bir kolye uğruna cüceler ile birliktelik kurmasını kolyeyi ondan alarak cezalandırır. Bu duruma çok üzülen Freyja kolyeyi geri ister ancak Odin tek bir şart ile bu isteği yerine getireceğini söyler. Freyja Midgard’a tıpkı

[75]