Sayfa:TANRILARDAN PATRONLARA OTORİTENİN GELİŞİMİ.pdf/2

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş
Karamanoğlu, T. (2021). Alınteri Sosyal Bilimler Dergisi, 5(1): 67-80.

GİRİŞ

Modem öncesi dönemde hemen hemen her toplumda bulunan mitolojik söylence ögeleri psikologlar, sosyologlar ve antropologların yıllar boyu önemli araştırma kaynaklarını oluşturmuştur. Freud, Jung, Moreno, Levi-Strauss ve Propp gibi bilim insanları bireye ve topluma dair açıklamalarını mitlere, kadim bilgeliklere dayandırmış, yaratıcıyı, yaratımı, varoluşu ve yok oluşu keşfetmeye çalışmışlardır. Jung ve Kerenyi'ye göre (1993: 25) mitoloji, tanrıların biyografisi olarak değerlendirilmemelidir. Mitoloji bir biyografiden hem daha fazlası hem de daha azıdır. Mitoloji bazen bir kişinin bazen ise bir ulusun biyografisi niteliğindedir. Bu nedenle yeryüzünün her noktasından medeniyetler insanın yaradılışından yok oluşuna varana değin kendilerine ait çeşitli mitler oluşturmuşlardır. Bu medeniyetlerin konumları farklı olsa dahi oluşturdukları söylence ve inanışların birbirleri içerisinde hep bir karşılığı görülmüştür. Örneğin Roma, İskandinavya, Mezopotamya, Asya ve dünyanın daha birçok yerinde insanlar benzer kişileri farklı kimlikler ile süslemişlerdir (Lewin, 1998: 9; Subaşı, 2016: 41).

Mitler sadece bir öykü değil aynı zamanda bireylere ve toplumlara ışık tutan toplumsal gerçekliklerdir. Öyle ki, arkaik dönemde toplumlar mitleri bir sosyalizasyon aracı olarak kullanmış ve bu yönü ile uygarlığın temel ögesi haline getirmişlerdir (Malinowski, 1990: 87). İnsanları yaradılışa ve kurtuluşa dair söylenceler ile bir araya getiren mitler başlangıçta tanrılar, dinler ve doğa üstü olaylar etrafında şekillenmiştir. İlerleyen tarihsel süreç içerisinde ise gündelik hayat tasvirlerine varana dek yaygınlaşmış, çeşitli ritüeller ile yerleşik hale gelmiş ve insan zihninin uyarılmasına yarayan sosyal bir karakter, bir iletişim biçimi olarak görülmüşlerdir (Morford ve Lenardon, 2003: 11). Koruyan, birleştiren ve yönlendiren, bir ulus için tutkal görevi üstlenen aynı zamanda ideoloji taşıyıcısı olan mitler çeşitli figürleri ve kurumları temsil ederek zaman içerisinde eski etkisini yitirse, günümüzde akıl dışı olarak nitelendirilse bile halen varlığını koruyabilmektedirler (Armstrong, 2014: 8, Akgül 2014: 1).

YÖNTEM

Yukarıda anlatıldığı yönü ile mitlerin, günümüz işgücü piyasalarının organizasyonel yapılanmaları içerisinde etkilerini gösteriyor olabileceği düşünülmektedir. “Patronlar tanrısallaşıyor mu?” sorusundan hareketle oluşturulan bu çalışma kapsamında da arkaik dönemden günümüze uzanan mitolojik tanrı anlatılarının otorite göstergeleri ile tarihsel düzlemde aktarılması, işgücü piyasasındaki otorite figürü olarak nitelendirilen patronlar ile benzerlik ve farklılıklarına ilişkin bir analiz sunulması amaçlanmaktadır. Mitolojik anlatıların ve çalışma olgusunun bir arada değerlendirildiği nadir çalışmalardan birisi olan bu çalışmanın günümüz işgücü piyasasının aktörlerini ve konumlarını anlamlandırma noktasında bir perspektif sunması ve ileride gerçekleştirilebilecek çalışmalar için bir kaynak niteliği taşıması yönü ile literatürü genişletici bir görevinin olduğu düşünülmektedir.

Bu doğrultuda, çalışma kapsamında konuya ilişkin bir literatür taraması yapılarak öznelerinin bireysel özellikleri bakımından değer taşıyan ve otorite figürü haline gelen mitolojik anlatılar belirlenmiştir. Ardından bu mitolojik anlatıların çıkış noktaları ile tanrılarına dair literatür aktarılmış ve günümüz işgücü piyasasında patronların konumuna ilişkin bilgiler sunulmuştur. Son olarak, aktarılan mitolojik bilgiler otorite kavramı ışığında yorumlanmıştır.