Valileri Beytülmal'den avuç avuç çalsınlar,
«Para» diye yetimlerin evlerini yıksınlar,
Asker ırzı gelinleri zindanlara tıksınlar,
Hastaların altlarından döşekleri alsınlar.
Şu biçare millet için bahtiyarlık bir rüya,
Talih demek bir acıklı felâket.
Hayat demek bir sürekli esaret,
Hakkaniyet bir kuru laf, bir yalan,
Her mahkeme, zayıflara zulmeyleyen bir kuvvet;
Her bir kanun, fakirleri mahkûm eden bir alet.
Onun için bu dünya,
Bir yalancı cennet gibi güzel olan şu vatan
Bir cehennem sayılır ki burda bahtsız hemşeri,
Memurların, ağaların mazlum, âciz esiri...
Bütün yükler bu sefilin sırtında,
Zavallıcık her gün kırbaç altında;
Zavallıcık evsiz, barksız, ocaksız,
Tohumluksuz, topraksız;
Zavallının sapan süren kancığı ekmeksiz;
Zavallının körpe kuzu yavruları gömleksiz!...
Vatandaşlar, hür ve mesut ömür sürmek bir hakken.
Esir olmak, mazlum olmak, sefil olmak bu neden?...
Bu milletin çektiği ne?... Bu istibdat ne demek?...
Bir hamiyet göstermezsen vatan elden gidecek.
Kanlarımız kurudu mu? Kollarımız çolak mı?
Vazifemiz hayvan gibi durmak mı?...
Hayır, hayır... Fedailik gömleğini giyerek.
Yüksek sesle: «Meşrutiyet, yahut ölüm !» diyerek
Hürriyetin bayrağını açalım,
Zalimlerin önlerine çıkalım.
İstibdadı temelinden yıkalım.
Bu uğurda kanımızı saçalım!...
Sayfa:Türk Sazı.pdf/52
Görünüm
Bu sayfa istinsah edilmiş