- Gelin, size Sakarya’nın ırmağından
- Daha soğuk bir pınardan su vereyim;
- Gelin, size babanızın kucağından
- Daha sıcak bağrımda yer göstereyim !...»
**
Ey hakanım! Kuvvet ve hak., bunlar, sen Türk fatihine
Bir büyük er dedirtmişti;
Ecdadının şeref dolu eski Turan tarihine
Yine altın bir destanla yeniden şan getirtmişti.
Artık senin başın da bir elmaslı taç istiyordu;
Tanrı, seni hazırlanan tahta davet ediyordu.
Konya Selçuk padişahı Alâeddin
Öldüğü gün hep sancaklar ayrılmıştı;
Her bey kendi toprağında istiklâlin
Bir dalgalı bayrağına sarılmıştı.
Bugün, sen de kurultayda hanlığını selâmlattın:
Oğuz Han’ın töresince Kayahanlı aşireti
Otağında toplanarak huzurunda dize geldi;
Ağzı dönmez kılıcının hakkı olan saltanatın
Aksakallar derneğince kımızlarla kutlulandı.
Gülbanklarla, hutbelerle mutlulandı.
Bugün Keşiş dağlarından
Bir Türkeli doğuyordu;
Garp ufkunda parıldayan
Baht yıldızı sönüyordu;
Dünya Şarka dönüyordu;
Gün, geceyi boğuyordu.
Bu kuvvete yüksek Alpler başlarını eğecekti;
Her bir kayser titreyerek: «Efendimsin!» diyecekti.