— Haydi carlan, gel gidelim, gel gidelim, gel kuzum.
Sus ağlama, benim ahu gözlü, yosma meleğim.
Artık bitti acı sözler, artık bitti dayaklar;
Onun olsun o bahçeler, o altınlar, inciler,
Onun olsun o tarlalar, o inekler, keçiler,
Onun olsun o dört gözlü, ak sıvalı konaklar!...
Sana yeter benim damım, kara kuru ekmeğim!...
**
Bahtsız gelin, eski bir car altında,
Gözü artta, ağlayarak gidiyor...
Nineciği, bu zavallı kadın da:
«Anan sana kurban olsun, sus!» diyor.
Yürüyorlar: sanki yaslı her bir yer;
Yürüyorlar: diken olmuş hep güller;
Yürüyorlar: kan ağlıyor her ırmak;
Yürüyorlar: bir taşlıkta yalnayak!...
Köyün büyük meydanına gelince,
İçlerinden dediler ki: «Ah bu yer!...
Burda neler yapılmıştı kaç gece?
Hep yalanmış o dernekler, şenlikler!»
Biraz daha sağa, sola yüründü;
Artık viran kulübecik göründü.
İkisinin yüzünde de renk soldu.
Kan çanağı gözlerine yaş doldu.
**
Sayfa:Türk Sazı.pdf/11
Görünüm
Bu sayfa doğrulanmış