Zavallıcık eve girdi, yere döşek yayıldı;
İçersine cansız imiş gibi düştü, bayıldı.
Ateş, alev içersinde dalıp dalıp gidişler
Ninesini çılgın gibi sokaklara uğrattı.
Ona köy köy, hekim, hoca, ilâç, şifa arattı;
Kadıncağız bırakmadı baş vurmadık hiç bir yer!
**
Bugün tamam onuncu gün. Hâlâ iyi olmadı;
Ne hekimden, ne hocadan hiç bir şifa bulmadı;
Hak’tan başka hiç bir yerden artık ümit kalmadı.
Biçare kız pek bozulmuş, kadit olmuş her yeri;
Yanakları deri kalmış, sönmüş güzel gözleri...
O ipince boğazında bir boğucu hırıltı!...
- Ne istersin?
- Bilmem ki!
- Biraz ayran içer misin? Şifalıdır.
- Ha. peki.
- Vay başıma!... Her tarafı ateş gibi yanıyor!...
Yine daldı: bak bak. yine o çapkını anıyor.
Keşke o gün gelmeseydi; lâkin o, gitsin dedi;
Kendisi de, orda iken, gelmesini istedi.
İşte yine sayıklıyor:
«O nasılsa ben de öyle bir canım;
Niçin beni dövüyorsun?... Bak, çürüdü her yanım...»
39