Sayfa:Türk Musikisi Antolojisi.pdf/11

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

'TÜRK MUSİKİSİ ANTOLOJİSİ 11

zannedenler aldanırlar. Esasen hayatları hakkında verdiğimiz izahlar da onların münevver birer şahsiyet olduklarını gösterecektir.

Tarikat âyinleri muhtelif tarzlarda yapılırdı. Bir kısımları. ayakta zikrederlerdi. Bu nevi zikirler yarıya kadar eğilip kalkmak, dik dururken muayyen ahenklerle zıplamak, yahut da sağa sola dönmek suretile yapılırdı. Bir kaideye bağlı olan bu nevi zikirlere “Kıyam zikri” denilirdi. Bir de el ele yahut ta kol kola tutuşmak suretile ve bir halka teşkil ederek yapılan zikirler vardı. Sağ ayağını fazlaca ileri, sol ayağını biraz geri atmak ve bu hareketle mütemadiyen ilerleyerek top halinde dönmek suretile yapılırdı. Buna “Devran” derlerdi. Bütün bu zikirlerin muhtelif tavırları mevcuddu.

Oturdukları yerde zikredenler de vardı. Bu nevi zikirler diz çökerek zıplamak, başı da sağa sola çevirmek suretile yapılırdı. Dizkapakları yerde olduğu halde kalkıp oturmak suretile yapılan zikirler de vardı. Önce ağır ikalarla başlayan bu zikirler, gittikçe hızlaştırılır ve sonra en kıvrak nağmeli ve hafif ikalı ilâhiler okunurdu.

Bu zikirleri bediî birer tavır vererek yapmak kolay bir şey değildi. Uzun bir mümareseye ihtiyaç vardı. “Dinî rakıslar” demek olan bu “zikir” leri sun'ilikten uzaklaşarak tabiî hareketlerle yapabilmek uzun zaman çalışmağa ve kabiliyete bağlı idi.

Mevlevî “Sema'" ı da o nisbette zordu. Ayağını bir çiviye geçirerek aylarca meşkederlerdi. Fakat akıcı ve âhenkdar bir edâ ile dönebilmek hem bir istidad, hem de uzun bir çalışma mahsulü olurdu.

Bu rakısları islâm dini eğlence ve “lehiv" mahiyetinde olmadığı için menetmemişti. İmam Gazali, Şehabeddin Sühreverdî, Ebu Talib Mekkî... gibi bir çok islâm mütefekkirleri dinî rakısların lehinde bulunmuşlardı. Şeyhülislâm Ebüssuud'un da bu hususta muvafık fetvalar verdiğini biliyoruz. Sünbül Sinan, Aziz Mahmud Hüdayi, Ankaralı İsmail gibi maruf Türk mutasavvufları ise dinî rakısların mahiyetlerini ve manevî faydalarını, bir çok şahidler göstererek izah eden eserler yazmışlardır.

Camilerde münhasıran ses musikisine büyük bir ehemmiyet verilmiştir. Daha ziyade dua mahiyetini haiz olan bu musiki islâmiyetin ilk devirlerindenberi tabiî bir tekâmülle gene bilhassa Türklerin elinde büyük bir inkişaf göstermiştir.