Sayfa:Türkülerin Başına Gelenler Politik-İdeolojik Sebeplerle Değiştirilen Türküler Üzerine.pdf/5

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş
folklor /edebiyat

kitap, makale veya bildiri hacminde ele alındığı görülmektedir ki, Aça'ya göre de (2019: 326) bu çalışmalar hem bireysel hem de toplumsal işlevler üzerinde yoğunlaşmaktadır.1

Türküler aynı zamanda halk edebiyatı ürünlerinin hepsinde olduğu gibi ortaya çıktıkları dönemin sosyal, siyasi, ideolojik ve düşünsel şartlarından beslenmekte hatta bu şartlara hizmet de etmektedir. Bu anlamda, günümüze gelene kadar pek çok örnek toparlanabileceği gibi sözgelişi, Batı dünyasındaki Herder'ci anlayış ve milliyetçilik akımının tesiriyle Türkiye sahası halkbilimi derleme çalışmalarının ilk yıllarında araştırmacıların öncelikle türkülere, halk müzik ve oyunlarına yönelerek milli kültür ürünlerini ortaya çıkarmak istemeleri veya 1940'lardan itibaren iyiden iyiye yüzünü Batıya dönen Cumhuriyet ideasında, geleneksel formla çok sesli müziği harmanlayan “Yurttan Sesler Korosu” uygulamalarının ortaya çıkması gibi hususlar yaşanan devrin ideolojik yapısından kaynaklanan ve öncelikle türküler üzerinde meydana gelen olgulardır. Türkü kültüründeki siyasi-ideolojik etkiler, anılan örneklerde olduğu gibi doğrudan devlet kurumlarının müdahalelerinden kaynaklanmalarının2 yanında, sanatçılar, icracılar veya siyasi örgütlenmeler tarafından da gerçekleştirilmektedir. Bu doğrultuda çalışmanın odaklandığı boyut olan siyasi-ideolojik nedenlerle türkü sözlerinde yapılan değişiklikler ise türkülerin dayandığı sosyal, siyasi ve ideolojik bağlamlarla protesto işlevinin birer yansıması olarak düşünülmelidir.

Ülkemizde özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yaşanan çalkantılar etkilerini toplumsal ve kültürel yaşamın tüm alanlarında olduğu gibi, türkü kültüründe de göstermiştir. Bu süreçte türkülerin üreticisi olan halk kitlesinin yaşam şartlarında ve/veya fikri yapısında karşılaştığı değişiklikler, sözgelişi köyden kente veya yurtdışına göçler, siyasi ve ekonomik krizler, sokak hareketleri vd. türkülerin içeriklerinden icralarına kadar pek çok boyutta bir dönüşüm yaşamasına neden olmuştur. Nitekim Turan'ın da belirttiği gibi (2001: 29), “1950'li yıllarda başlayan ve 1960'lardan sonra daha belirgin olarak görülen köyden kente yönelme, toplumsal/siyasal ortamı, çok doğal olarak bu ortam içerisinde taşınan geleneksel alışkanlıkları ve ürünleri, dolayısıyla sözlü geleneğin bir parçası olan türküleri köyden kente taşıması bakımından da etkilemiştir”. Türkülerin köyden kente taşınarak türlü yönleriyle dönüş(türül)mesi, münferit olarak köylerinden kent ortamına göçen bireylerin, geleneklerini kentte de muhafaza etmelerinden kaynaklandığı gibi türkü icralarının profesyonelleri olan âşıklar eliyle de gerçekleştirilmiştir. Bir başka deyişle türkü kültüründe 20. yüzyılın ikinci yarısında yaşanan değişim-dönüşümde aynı zamanda âşıklık geleneğinde yaşanan değişim dönüşümün de önemli etkisi bulunmaktadır. Zira Bekki'nin de üzerinde durduğu gibi (2016: 52; 2008:272) 1960'larla birlikte âşıklık geleneğinin geleneksel icra mekânları olan düğün, köy-kasaba kahvehaneleri ve muhabbet ortamları gibi alanlardan uzaklaşılmış ve icralar sinema veya spor salonlarına, stadyumlara taşınmıştır. Âşıklar siyasi tansiyonun hızla tırmandığı bu ortam içerisinde taşlamalarını keskinleştirmiş, hitap ettikleri kitleler siyasallaştıkça da zaman içerisinde kendileri de birtakım fraksiyonlara intisap ederek mensup oldukları siyasal ortamın sözcüsü haline gelmişlerdir. Bu doğrultuda tarihsel gelişim seyri içerisinde daha çok kırsal yaşamla özdeşleştirilen türkü geleneği, kırdan kente göçen halk kitleleri ve kentli ortam içerisindeki siyasi havayı yorumlayan âşıklar aracılığı ile kent coğrafyasında yeni sorun, konu ve mekânlarla tanışma fırsatı bularak bir anlamda kentli ve siyasi bir kimlik de kazanmıştır.

487