Araştırma Komisyonu oldukça yoğun ve titiz bir çalışma yapmıştır. Böylesine önemli konuda düzenlenen raporda ortak görüşe ulaşılamamış olmasında, siyasal kaygılar yanında çalışmaların devam ettiği, henüz hiçbir sonucu belli olmadığı günlerde bile, basında çalışmalar hakkında çoğu kez gerçeği yansıtmayan görüşlerin yer almasının da etken olduğunu üzüntüyle belirtmek durumundayım. Böyle olunca da takdirle karşıladığım bu çalışmalar sırasında komisyonun elinde olan veya olmayan, ancak kesinlikle sonuca etki ettiğine inandığım bazı durumlarla sonuçtaki çoğunluk görüşüne katılamadığım hususları Yüce Meclis'in bilgisine sunmayı bir yurtseverlik gereği sayıyorum.
Meclisin komisyonumuza verdiği görev "Sivas'ta meydana gelen olayların sebep ve sorumluları ile olayların oluş şeklinin ortaya çıkarılması ve maddî zararların tespiti"dir. Görev bu olunca, hem olayın neden ve niçinlerini iyi anlamak, hem de gelecekte bu tür olayların tekrarlanmamasını sağlamak amacıyla, olaya salt polis müfettişi veya savunma avukatı mantığıyla değil, bu olayda yer alan unsurların sosyal ve kültürel durumları dahil her yönüyle araştırılıp irdelenmesinin gerekli olduğuna inanmaktayım. Diğer bir anlatımla; olayların olduğu yeri, günü ve zamanı da dahil, olaylarda başrolü oynayan etkenlerin, bu arada saldırganların yetiştiği, yaşadığı çevre, okuduğu okullar veya kurslar nelerdir, nasıl bir çevre yaşamı ve eğitimden veya eğitimsizlikten sonra insanlar saatlerce süren bir eylemden sonra bir şeyleri kırıp dökmekten, insanları yakmaktan zevk alır, trans haline gelir konumda olabiliyorlar.
Komisyona verilen 15 günlük çalışma süresi bu tarzda araştırma yapmak için yeterli değildi. Ancak süre uzatılabilir ve gelecekte bu tür olayları yaratabilecek veya olaylarda maşa olarak kullanılabilecek insanların yetişmesinin, yetiştirilebilmesinin önlenmesi için gerekli önlemlerin alınması, yani bataklığın kurutulması yönünde bu raporda tespit, tedbir ve önerilere ilişkin görüşlerin mutlaka yer alması gerekirdi.
Bu durumun inceleme dışı bırakılması yazık ki komisyonun yapacağı tarihi bir görevin yapılamamış olması sonucunu doğurmuştur.
Bu görüşten hareketle, olaylara karışanların çok büyük kesiminin 13-17 yaş grubu arasında olduğu hemen herkesçe söylenmesine, video kasetlerinde de görülmesine rağmen, okulların kapalı olduğu bir dönemde bu kadar çok sayıda çocuk ve gencin nasıl bulunduğu vakıf, dernek veya kurumların (belediye dahil) işlettiği yurtlarda çok sayıda öğrenci bulundurulup bulundurulmadığı, Atatürk'ün Sivas'a ilk gelişinin yıldönümü kutlamalarından hemen önce Belediyenin öncülüğünde ve ilk defa "Hicret Koşusu" adı altında bir organizasyonun yapılmasının rastlantı olup olmadığının komisyonca incelenmemiş olmasını da bir eksiklik olarak görmekteyim.
Komisyon üyesi olarak bir Sivas milletvekilinin görevli olması bilgi verenleri bir anlamda manevi baskı altında tutmuştur.
Sivas'ta yerel kadroların oluşmasında (özellikle güvenlik görevlileri ile din görevlilerinin atanmasında) geçmişte Ankara'da uzun süre üst kademelerde görev yapan Belediye Başkanının etkin rol oynadığı yolunda yaygın kanaatin olduğu gerek komisyon çalışmaları gerekse olaylardan hemen sonra parti adına Sivas'a gidişlerim sırasında tarafımdan gözlenmiştir.
Sivas'taki çalışmalar Valilik binasında komisyona ayrılan bir odada yapılır, bilgisine başvurulan şahıslar buraya çağrılırken Tugay Komutanının, Valinin talimatına rağmen zamanında ve yeterli sayıda asker göndermediği yönünde çok ciddî suçlamalar, kuşkular varken ve uzun