Sayfa:Sivas Katliamına ilişkin meclis araştırması.pdf/36

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış
-36-

tartışmalar sonunda SHP ve CHP'li 3 üyenin gitmeme yönünde tavır almasına rağmen Tugay­daki çalışma odasına gidilerek bilgisine başvurulması etkili, tarafsız ve eşitlikçi davranışa göl­ge düşürmüş, komisyonun titrinin de zaafa uğramasına neden olmuştur.

Komisyona sunulan telsiz konuşmalarının çözümünü içeren metnin önemli yerlerinde "çözülemedi" şerhleri vardır. Olaylar sırasında ikisi emniyetçe birisi İHA'ca çekildiği ifade edilen video kasetlerin tamamı 3-3,5 saatte dinlenebilmektedir. Bu durum kasetlerin çok kısaltıldığı­nı, bir anlamda da terbiye edildiğini göstermektedir.

İşin ilginç yanı özellikle emniyetçe çekilen kasetler kalabalığı geniş çapta gösterecek hâkim yerlerden değil, tersine öndeki sıraları gören, arkadakileri görmeyecek konumlardan görüntülenmiştir.

Atatürk büstü büyük bir olasılıkla göstericiler tarafından kırılmış olmasına rağmen bu konuda düzenlenen tutanak ve çekilen resimler olayı belirsiz hale getirmeyi amaçlayan bir an­layışla düzenlenmiştir. Bazı şahıslarca büstün olaylar sonrasında muhtemelen gece kaldırıldığı yönündeki ifadeleri, olaylar sonrasında hemen sokağa çıkma yasağı konması ve alanda o sıra­da çok sayıda asker ve güvenlik görevlisinin bulunması nedeniyle inandırıcı gelmemektedir. Bu iddianın doğru olması, büstü güvenlik güçlerinin kırdığı sonucunu doğurur ki bu da çok daha vahimdir. Bu nedenle bu konunun mutlaka aydınlığa kavuşturulması gerekir.

Dönemin Emniyet Genel Müdürü'nün olayın başlangıcından bitimine (helikopterle birlikte Sivas'a gidinceye) kadar Müsteşar ve Bakan'la, Bakan'ın odasında sürekli olarak birlikte olduklarını, İl'deki ve Ankara'daki Devlet görevlileri ile bilgi alışverişinde bulunduklarını belirtmesine rağmen dönemin Müsteşarının bilgisine başvurulmamış olmasını büyük bir eksiklik olarak görmekteyim.

Olaylara karışan saldırganların teşhis ve tespitlerinin tam olarak yapılmadığı yönünde ka­muoyunda yaygın bir kanaat vardır. 50-60 gibi az sayıda insanla başlayan ve 8 saati aşkın bir süre devam eden olaylarda sanıkların teşhis ve tespitlerinin tam olarak yapılamamış olmasını anlamak, hele güvenlik güçlerinin uzun süredir orada görev yapan insanlardan oluştuğu dik­kate alındığında ve kayırmacı olmayan bir görev anlayışı içinde hareket etme zorunda olmaları gerektiği düşünüldüğünde son derece zordur.

Kamuoyunu ciddî bir şekilde rencide eden ve kamu görevlilerini zan altında bırakan bu söylenti ve kuşkuların ortadan kaldırılması için video bantlarından çekilen resimlerin basın ilan yoluyla hem Sivas'ta hem de Türkiye düzeyinde teşhir ve afişe edilmesinde büyük yarar, hatta zorunluluk vardır.

Sonuç olarak; bu insanlık dışı olayı Aziz Nesin'in bilinen kişiliğine ve söz konusu etkin­liklerde yaptığı konuşmalar üzerine oluşan "tahrik"e bağlamak olayın boyutlarını daralttığı gibi asıl dikkat çekilmesi gereken yönlerinin de perdelenmesine neden olacaktır.

Olayların başlatılma yeri, zamanı, olaylar sırasında atılan sloganlar, yapılan konuşmalar, konuşmacıların mensubiyeti, olaylar öncesi yapılan propagandalar ve saldırganların yöneldiği hedefler gözönünde bulundurulduğunda, 1923 yılında Atatürk tarafından Sivas'ta başlatılan laik cumhuriyet akımının rövanşını almak isteyen, şeriat özlemcisi, kökten dinci, fanatik grup­ların demokrasiye, laik Cumhuriyete, özgür düşünceye, kültür ve sanata karşı planlı, program­lı, örgütlü ağır bir başkaldırısı olduğu görülmektedir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi
(S. Sayısı : 369)