Bu durum hukukun üstünlüğünü savunan demokratik ve laik rejimin gereğidir. Ancak, Aziz Nesin düşünce ve kanaat hürriyetinin de sınırlarını aşarak başkalarına ve başkalarının inançlarına hakaret unsurları taşıyan ifadeler kullanmıştır. Aynı tavrın Sivas'ta da devam ettirilmesi hassas bir toplumsal yapı arz eden Sivas'ta bir kısım kimselerin bu çirkin hadiseye katılmalarında etkili olan önemli unsurlardan biri olmuştur.
İl İdaresi Kanununa göre "il sınırlan içinde huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, tasarrufa müteallik emniyetin, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisi Vali'nin ödev ve görevleri arasındadır." Ayrıca, mezkur kanun "kolluk kuvvetleriyle, yardıma gelen askerî kuvvet arasındaki işbirliği ve koordinasyonun Vali tarafından sağlanacağını" söyler. Sivas'ta meydana gelen hadiselerde olaylar öncesinde bazı belirtiler bulunmasına rağmen tedbir alınmadığı, olaylar başlamasından sonra alınan tedbirlerde de tamamen öngörüsüz hareket edildiği açıkça görülmektedir. Bu durumun ihmal ve basiretsizlik sınırlarını da zorladığı açıktır.
Öte yandan Komisyonun bütün ısrarlı inceleme ve araştırmalarına rağmen tarihî önemi ve sembolik anlamı olan Kongre Binası önündeki Atatürk Büstünün topluluk tarafından düşürüldüğü iddiası boşlukta kalmıştır. Bu iddia hiçbir görgü tanığının ifadesine dayanmadığı gibi bu konuda Komisyonun aldığı ifadelerde çelişkiler ve belirsizliklerle karşılaşılmıştır. Emniyetin olay tespit tutanağına göre topluluk saat 20.25 sıralarında dağıtılmış, ancak, olay anında dışarı çıkamadıklarını belirten Müze görevlilerinin çelişkili olduğu anlaşılan tutanaklarında olayın saat 21.30 sıralarında meydana geldiği belirtilmiştir.
Topluluk dağıldıktan yaklaşık bir saat sonra, sevk edilen bütün kolluk güçleri teyakkuz halinde iken böyle bir durumun gerçekleşmesi mümkün olmadığı gibi; bu fiilin kimler ve kaç kişilik topluluk tarafından ne şekilde işlendiği konusunda hiçbir bilginin de bulunmadığı ortaya çıkmıştır. Ayrıca, olay tutanağı ve Atatürk Büstünün indirilmesinden sonra çekilen fotoğraflar alınan ifadelerle birlikte incelendiğinde bu konuda ciddî çelişkiler görülmektedir, ilgililer tarafından üzerinde durulmayan bu konunun soruşturulması halinde ortaya çıkacak gerçek durum Sivas olayları hakkında daha sağlıklı değerlendirmelere imkân tanıyacaktır. Bilgilerinize arz ederim.
M. Cemal Öztaylan
Balıkesir
T.B.M.M. Genel Kurulunun 123 üncü Birleşiminde 6.7.1993 tarih ve 248 sayılı Karar ile kurulan 10/107, 108, 109, 111, 114 Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonumuzun raporuna ek olarak aşağıdaki değerlendirmeleri gerekli görüyorum :
- Müessif olayı tahrik eden güçler tarafımızdan tam olarak saptanamamakla birlikte olay cereyan şekli itibariyle laik Türkiye Cumhuriyetine başkaldırıya dönüşmüştür.
- Raporda olayın gelişiminde "İl İdaresi"nin öngörüsüzlüğünden, kararsızlığından ve basiretsizliğinden söz edilmektedir. Kanımca bu sıfatlar sadece il idaresi yönünden değil, bütünüyle "İdare" için geçerlidir.
Nami Çağan
İstanbul