Sessizlik Arayışı. Bir Wittgenstein Okuması
alınabilmektedir. Bu bağlamda sondan devam edilecek olursa, Wittgenstein için bir cümle, anlamını bir parçası olduğu dilden aldığını hatırlamak gerekir: "Cümlenin, denebilir ki bir dil sisteminin bir parçası olarak yaşamı vardır: Oysa kişi, cümleye yaşam vereni, cümleye eşlik eden, esrarlı bir alandaki bir şey gibi hayal etme ayartmasına kapılır" (Wittgenstein, 2011: 8). Apu'nun karşılaştığı “bilindik" cümlelerde de olan budur: Cümlelerin her birinin söyleyeninden, bağlamından, anlamından bağımsız bir kullanımı, bu kullanımın yol açacağı "ayartma"yı öncelikli kılar. Bu ayartmanın bizzat kendisi yoluyla dile gelen ifade, olduğu hâliyle "anlam" yüklü kabul edilir. Wittgenstein açısından bu durum, yani bir cümleye onun anlamının da eşlik ettiğine dair kabul, bir yanılsamadır; kurtulunması gereken bir yamılsama (Wittgenstein, 2019: 50). Dolayısıyla, Wittgenstein açısından "şimdi"mizin yaygınlaşmış "felsefe"si bir ayartmalar bütününden ibarettir. Dile getirilen cümlelerin anlamlarının dert edilmediği, söylenenin içeriğine dair herhangi bir kaygının söz konusu olmadığı bir yanılsamalar gürültüsü karşısında Wittgenstein'ın felsefesi, sessizliği talep etmektedir. Onun bir etkinlik olarak tanımladığı felsefesi, her şeyin söylenebilir olduğu, her şeyin söylendiği güncel durumumuzda, felsefenin "ayartıcı" cümleler çoğulluğundan oluşmuş bir öğretiye indirgenmesine karşı çıkıştır. "Şimdi"miz, bu anlamda, tumturaklı sözler yığınına bir sınır çizmenin ihtiyacı içindedir.
Bu ihtiyacın bir diğer boyutu da, felsefenin tanımının ve içeriğinin "görecelileşmesi", yani anlaşılmaz kılınmaz. Nitekim yaygınlaşmış felsefenin taraftarları onu, ayartıcı ve karmaşık cümlelerin oluşturduğu "iyi yaşam öğretisi" olarak görebilmektedir. Bir başka ifadeyle, bir öğreti olarak felsefe, ayartıcı "felsefi" cümlelerden ibaret olarak görüldüğünde, karmaşıklık, bulanıklık, jargon bizatihi felsefenin kendisi kabul edilir. Wittgenstein, günümüz entelektüel dünyasını kapsayan bulanıklığı, kibir kokan jargon fetişizmini "saçmalıkla" suçlardı, büyük olasılıkla. Şöyle ki, neredeyse salt felsefe tarihiyle özdeş
Uludağ Universitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi
Uludağ University Faculty of Arts and Sciences Journal of Social Sciences
Cilt 22 Sayı: 41 / Volume: 22 Issue: 41