Sayfa:Osman Kavala Başvurusu.pdf/70

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

Başvuru Numarası : 2018/1073
Karar Tarihi : 22/5/2019

konuşmasına, Gezi olaylarıyla ilgili yurt dışında yapılacak bir toplantı hakkında 24/9/2013 tarihinde yapılan bir telefon konuşmasına, içeriği tam olarak anlaşılamayan bir toplantıyla ilgili 25/10/2013 tarihli konuşmasına, üç kişinin başvurucudan maddi yardım alabilme girişimine ilişkin kendi aralarında yaptığı 16/9/2013, 18/9/2013, 14/10/2013, 4/10/2013, 30/1/2014, 4/2/2014 tarihli konuşmalara, Gezi olayları sırasında çekilmiş başvurucuyu bir TOMA'nın önünde dururken gösteren bir fotoğrafa, yine Gezi olayları sırasında çekilmiş Atatürk heykeli önünde "halk cephesi" ibareli pankartın yer aldığı bir fotoğrafa dayanıldığı anlaşılmaktadır. İddianamede de, başvurucunun Gezi olaylarının yöneticisi ve organizatörü olma suçlamasıyla ilgili olarak ek birçok olgu ve isnada yer verilmiştir. Bu suçlamalara ilişkin olarak iddianamede ihbarcı ve tanık anlatımlarına, müştekilere yönelik işlenen suçlarla ilgili fezleke ve kolluk tutanaklarına, kolluk tarafından düzenlenen tutanak ve yazılan müzekkerelere, HTS inceleme raporlarına, dijital veri inceleme raporlarına, iletişimin tespiti ve teknik araçlarla izleme karar ve tutanaklarına, yurt dışı giriş-çıkış kayıtlarına, açık kaynak raporlarına dayanılmıştır.

14. Gezi olayları sırasında gerçekleştirilen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin bazılarının barışçıl olmanın ötesine geçerek kamu düzenini tehdit eden şiddet eylemlerine dönüştüğü bir gerçekse de bunların bir kısmının barışçıl nitelik taşıdığı Anayasa Mahkemesi kararları da dâhil olmak üzere çeşitli mahkeme kararlarında vurgulanmıştır.

15. Şiddet içermeyen barışçıl eylemlerin yapılmasının ve organize edilmesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme özgürlüğü kapsamında Anayasamız tarafından güvence altına alındığı son derece açık olduğundan barışçıl toplantıların düzenlenmesinin, organize edilmesinin ve bunlara katılmanın tek başına herhangi bir suç isnadına neden olmaması gerekir. Barışçıl olmayan ve şiddet içeren eylemlere katılımın bir suçlamaya konu edilebilmesi için bunun dayanaklarının somut olgularla gösterilmesi gerekir. Kuvvetli suç şüphesinin var olup olmadığının değerlendirilmesinde bu hususlar dikkate alınmalıdır.

16. Gezi olaylarında şiddet eylemlerini gerçekleştirenlerle başvurucu arasında bir irtibat olup olmadığı, bu kişilerin başvurucudan bir talimat veya maddi yardım alıp almadığı, başvurucunun şiddet eylemleriyle ilişkisi ve bağı somut bir kuvvetli belirti olarak gösterilememiştir. Soruşturmayı yürüten Savcılık da başvurucunun ve diğer şüphelilerin barışçıl protesto ve sivil itaatsizlik yöntemlerini kullandığını iddianamede belirtmiştir. Başvurucunun şiddet eylemlerini organize ederek Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye yönelik bir amaçla hareket ettiğinin olgusal temellerinin ilgili ve yeterli bir şekilde ortaya konulduğunu söylemek mümkün görünmemektedir.

17. Öte yandan başvurucunun Gezi olaylarında da kullanılan biber gazının Türkiye'ye ihracının durdurulması ve ambargo konulması için bir takım çalışmalar yaptığı belirtilmiştir. Kolluk kuvvetlerince biber gazı kullanımı -Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarına da yansıdığı gibi- yasak olmasa da kullanımı nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine de karar verilmiştir (Turan Uytun ve Kevzer Uytun, B. No: 2013/9461, 15/12/2015, § 60. Aynı yöndeki AİHM kararı için bkz. Abdullah Yaşa ve diğerleri/Türkiye) Bu gazın kullanımına özen gösterilmesine ilişkin olarak Uluslararası İnsan Hakları Kurumlarının da raporları bulunmaktadır (bkz. Avrupa İşkencenin ve İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Ceza veya Muamelenin Önlenmesi Komitesi CPT/inf (2009) 25, BM Barışçıl Toplanma ve Gösteri Yapma Özgürlüğü Özel Raportörü tarafından hazırlanan Rapor, A/HRC/20/27, 21/5/2012). Bu cihetle kullanımı tartışmalı olan bu gazın Türkiye'ye satışının kısıtlanması yönünde çalışmalar yapılmasının tek başına bir suç oluşturmayacağı açıktır.

70