Sayfa:MİZAH, TANRI DAN BİR ARMAĞAN MI YOKSA ŞEYTANIN GETİRDİĞİ BİR CEZA YÖNTEMİ Mİ?.pdf/5

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış

folklor / edebiyat



karma, uygulama, yürütme, değiştirme ve kolektif bellekte benimsenip uygulanmadığı takdirde kaldırma yetkisine sahiptir.

Mizahın fiziksel göstergesi olan gülme de, sosyal normların olumsuz yaptırım güçleri içinde yer alan bir sosyal cezadır. Mizahın en etkili yaptırım gücü olan gülmenin yıkıcı etkisi nereden kaynaklanmaktadır? Mizahın felsefi doktrini, bu sorunun cevabında gizlidir.

Hangi demografik şartlara, eğitim düzeyine, ekonomik imkânlara ve inanca sahip olursa olsun, her birey ‘benlik’ duygusuna sahiptir. Benlik, kültürel değerler ve dinî inançlarla kontrol altında tutulabilse de, toplumsal yapı içinde yaşayan her insan için vazgeçilmezdir. Sosyal varlık olan insan için itibar kaybı, ister tek bir kişi ister kalabalık bir grup önünde yaşansın, özgüven yitimini de beraberinde getirir. Bu anlamda, resmî cezaların zamanı ve mekânı varken, toplumsal cezaların zamanı ve mekânı yoktur. Bir kişinin ait olduğu sosyal yapı ve grup içinde bir kez dahi cinsel istismarla suçlanması, masumiyeti kanıtlansa bile sosyal cezanın ebediliğinin toplumsal hayattaki yansımasıdır.

Sosyal normların cezalandırma yaptırımına sahip olan gülme, uygulandığı toplum için bir sosyal denetim mekanizmasıdır. Gülme, gülünen kişinin itibarını, statüsünü ve saygınlığını azaltan, tahrip edici bir eylemdir. Gülünen kişi üzerinde üzücü bir etki bırakarak utanmaya sebep olan gülme, aşağılama cezasıyla sosyal düzeltme aracına dönüşür. Sosyal yapı, insan olmanın gereklerini sağlayamayan, insanî niteliklerini kısmen de olsa kaybeden bireyleri gülmenin objesi yaparak teşhir eder ve resmî yaptırım gücü olmaksızın en ağır cezaya çarptırır. Bergson, gülme eyleminin içinde sempati ve iyilik olursa, eylemin amacına ulaşamayacağını belirterek gülmenin sosyal işlev ve sosyal etki ayrımı üzerinde durur ve gülmenin hangi koşullar altında gerçekleşeceğini, hoş görüleceğini veya yasaklanacağını toplumun belirlediğini ifade eder (1996: 99). Aynı zamanda, gülmenin süresini ve yoğunluğunu tespit eden toplumun, gülmeye bir anlam atfetmek üzere kendisiyle arasına bir mesafe koyacağını (Raskin 1985: 17) böylelikle, sosyal yararlılığın ya da düzeltmenin, mesafe koyma koşulu gerektirdiğini vurgular.

Gülme eylemini gerçekleştiren kişi, hiçbir koşulda, gülmenin öznesi olmak istemez. Mesafe koyma koşulu, utandırmak için gülen kişinin, gülme eylemini gerçekleştirdikten sonra, aynı hataya kendisinin düşmemesi için, gülme eyleminin neden ve sonucunu sorgulamasını ifade eder. Dikkatsizlik, dalgınlık, beceriksizlik, unutkanlık, hareketsizlik, duygusuzluk gibi olumsuz davranışları haslet edinmeme amacıyla insanları düşündürerek eksiklik ve kusurların bilincine varmalarını sağlar.

Kabul görmeme, onaylanmama, itibarsızlaştırılma, alay edilme, dışlanma, sosyal bir varlık olarak insana, toplum tarafından verilebilecek en ağır sosyal cezalardır. İnsanî değerlere saygı duymayan, doğuştan gelen yükümlülüklere uygun davranmayan kişiler, gülme yoluyla cezalandırılıp uyarıldıklarında, kendilerindeki kusurları, eksiklikleri, yanlışlıkları görerek hatalarını düzeltme şansı elde edebilirler. Bu yönüyle, insanların iyiye ve güzele

53