Dünyanın en zengin adamıydım. Gözlerimle onu takibederek mırıldanıyordum: «Sana teşekkür ederim... Teşekkür ederim!..» Ve sergideki resmi seyrederken düşündüklerimin doğru çıktığını görmekle memnun oluyordum. O aynen benim tasavvur ettiğim gibi idi... Başka türlü olsa bana böyle tanıdık gözlerle bakar, selâm verir miydi?
Bir aralık içimden cız diye bir şüphe geçti: Acaba beni birine mi benzetti? dedim. Yoksa dün akşam sokakta kepaze bir halde gördüğü bu çehre kendisine yabancı gelmediği ve beni nereden tanıdığını da bir türlü hatırlıyamadığı için ihtiyata riayet olsun diye mi selâmladı? Fakat yüzünde en küçük bir tereddüt, hâfızasını araştırdığına delâlet edecek bir dalgınlık yoktu... Tam bir emniyetle gözlerimin içine bakmış, sonra gülmüştü. Ne olursa olsun onun bana bu yakınlığı göstermesi beni dünyanın en bahtiyar insanı haline getirmiye yetiyordu. Yüzümde hayatlarından memnun insanların o küstah ve rahat gülüşiyle masamda oturuyor, önüme, etrafıma ve şimdi salonun öteki başına gitmiş olan genç kadına bakıyordum. Koyu renkli, dalgalı ve kısa saçları ensesine dökülmüştü. Çıplak kolları hareket ettikçe beli hafifçe sağa, sola bükülüyor, sırtında ince adale kıpırdamaları oluyordu.
Son şarkısını söyledikten sonra hızlı adımlarla orkestranın arkasında kayboldu, ışıklar tekrar yandı. Ben saadetimin neşesi içinde, hiç bir şey düşünmeden bir müddet durdum. Sonra, «Şimdi ne yapmalı?» diye kendi kendime sordum. Hemen dışarı çıkıp kapının önünde onu beklemeli miydim?... Ne maksatla?... Onunla bir kelime bile konuşmadığım halde, yolunu bekleyip:
«Size evinize kadar refakat edebilir miyim?» dersem hakkımda ne hüküm verirdi?. Bana bir parça alâka göstermesine böyle en beylik bir zampara cümlesiyle mi mukabele edecektim?
En kibar hareketin, hemen çıkıp gitmek ve yarın akşam gene gelmek olduğuna hükmettim. Yavaş yavaş ah-
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/76
Görünüm
Bu sayfa doğrulanmış
76
KÜRK MANTOLU MADONNA