Halbuki ben bu kadar hakikatsever olmak istemiyordum. Hiç bir hakikatin beni ondan uzaklaştırmasına tahammül edemiyeceğimi anlıyordum. Ruhlarımız için en lüzumlu, en kıymetli olan şeyleri birbirimizde bulduktan sonra diğer teferruatı görmemezlikten gelmek, daha doğrusu büyük bir hakikat için küçük hakikatleri feda etmek, daha insanca ve daha insaflı olmaz mıydı?
Her hususta doğru ve salim hükümler veren bu kadının, hayattaki acı tecrübelerine, muhitin bozucu tesirlerine tâbi olarak böyle düşündüğü muhakkaktı. İstemediği, hoşlanmadığı insanlar arasında yaşamıya, onlara zorla gülmiye mecbur olduğu için böyle derin bir infiale kapılıyor, herkesten şüphe ediyordu. Ben ise bütün ömrüm boyunca insanlardan uzak kaldığım ve onlar tarafından pek rahatsız edilmediğim için kimseye kızdığım yoktu. Beni kemiren sadece büyük bir yalnızlık hissi idi ve gene bu yalnızlığın tesiriyle, bana yakın olduğunu anladığım bir insana karşı birçok noktalarda kendimi aldatmıya hazırdım.
Şehrin ortalarına gelmiştik. Sokaklar aydınlık ve kalabalıktı. Maria Puder düşünceli ve galiba biraz da mahzundu. Korka korka:
«Bir şeye mi canınız sıkıldı?» dedim.
«Hayır!» diye cevap verdi. «Canımı sıkacak bir şey olmadı. Hattâ bugünkü gezintimizden memnunum.. Her halde memnunum...»
Bunları söylerken başka şeyler düşündüğü belli idi. Arasıra yüzüme ilişen gözlerinde dalgın bir hal ve gülümseyişinde beni ürküten bir yabancılık vardı. Bir aralık sokağın ortasında durdu.
«Eve gitmek istemiyorum!» dedi.«Haydi, yemeği bir yerde beraber yiyelim. Benim iş vaktime kadar konuşuruz!»
Hiç beklemediğim bu teklifi lüzumsuz bir heyecanla karşıladım. Fakat bu halimin onu daha çok yabancılaş-
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/101
Görünüm
Bu sayfa doğrulanmış
101
KÜRK MANTOLU MADONNA