tırdığını görerek çabucak kendimi topladım ve önüme baktım. Şehrin garp taraflarında büyücek bir lokantaya girdik. İçerisi pek kalabalık değildi. Bir köşede millî elbiseleriyle Bavyeralı bir kadın orkestrası gürültülü havalar çalıyordu. Kenardaki bir masaya oturarak yemek ve şarap ısmarladık.
Karşımdakinin durgunluğu bana da geçmişti. İçimde sebepsiz bir sıkıntı ve ezilme vardı. Kadın bunu farkedince, düşüncelerinden kurtulmıya ve biraz açılmaya, gülümsemiye çalıştı. Elini masanın üzerinde duran elime vurdu:
«Ne somurtuyorsunuz? Genç bir kadınla ilk defa yemek yiyen delikanlılar daha neşeli ve konuşkan olur!» diye şaka yaptı. Fakat söylediklerine kendinin de inanmadığı görülüyordu. Nitekim çabucak eski halini aldı. Her hangi bir şey yapmış olmak için gözlerini etraftaki masalarda gezdirdi. Önündeki şaraptan birkaç yudum içti ve birdenbire bana dönüp gözlerimin içine bakarak:
«Ne yapayım? Ne yapayım? Başka türlü olamıyorum işte!» dedi.
Ne demek istiyordu? Bunu ancak karanlık bir şekilde seziyordum. Onun yapamadığını söylediği şeyle beni deminden beri üzen şeyin ayni olduğunu hissediyor, fakat bunun mahiyetini vâzıh olarak tayin edemiyordum.
Gözleri her baktığı yerde takılıp kalmak istiyor ve o bunları sanki güçlükle oradan ayırabiliyordu. Bir sedef kadar donuk beyaz olan yüzünden arasıra belli belirsiz ürpermeler geçiyordu. Tekrar söze başladı. Sesinde birdenbire peyda olan bir titreme, zor zaptedilen bir heyecan vardı:
«Bana sakın darılmayın...» diyordu. «Boş ümitlere kapılmamanız için sizinle apaçık konuşmak daha iyi olacak... Ama bana darılmayın... Dün yanınıza geldim.. Beni evime götürmenizi istedim... Bugün beraber gezmeği teklif ettim... Akşam yemeğini beraber yiyelim dedim... Âdeta size musallat oldum... Fakat sizi sevmiyorum.. Deminden
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/102
Görünüm
Bu sayfa doğrulanmış
102
KÜRK MANTOLU MADONNA