İçeriğe atla

Sayfa:Köy Yaşamında Engelli Birey Olma Deneyimi Nitel Bir Araştırma Örneği.pdf/17

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfada istinsah sırasında bir sorun oluştu

Köy Yaşamında Engelli Birey Oima Deneyimi: Nitel Bir Araştırma Örneği


bireyler için oluşturduğu sosyal yardım ve politikaları köyde yaşayan engelli bireylerin temel alındığı çalışmalar olmamakla birlikte kent merkezli oluşturulan bu politikalar, engelli bireylere detaylı ve açık bir anlatım benimsenerek yansıtılmamaktadır.

Engelli bireyler evlilik ve eş seçiminde toplumun olumsuz bakış açısı ile karşılaşmaktadır. İyi bir eş olabilmek için "tam/sağlıklı" bireyler olunması gerektiği algısı engelli bireylerin eş adayları ya da eş adaylarının aileleri tarafından istenmemelerine yol açmaktadır. Babalık, eş olma, koruma ve mesleki rolleri (Booth ve Worthman, 1998'den aktaran Burcu, Kamanlıoğlu ve Şahin, 2006, s. 9) yerine getiremeyeceği algısı nedeniyle engelli erkekler, eş seçimlerinde istenmeyen, tercih edilmeyen bireyler olarak görülmektedir. Evi geçindirme rolünü üstlenen erkek, iş gücünün bedene dayandığı köy yerleşim yerinde eksik olarak görülmektedir. Köyde yaşayan engelli kadınlardan ise annelik, kadınlık, ev içi rolleri yerine getirmenin dışında (eğer engel durumu uygunsa) ücretsiz tarım işçisi olarak da çalışması beklenmektedir. Özellikle çocuk bakımı ve ev işlerini yerine getirme konusunda baskı ile karşılaşan engelli kadınlar, acınma, istenmeme, küçük görülme gibi ötekileştirici, yalnızlaştırıcı ve değersizleştirici tutum ve davranışlarla karşılaşmaktadır. Bu durum onların kendilerini değersiz hissetmelerine, eş seçiminde seçen tarafta yer almamalarına hatta onlar adına uygun bulunan kişiler ile evlilik gerçekleştirmelerine yol açmakta, birçok engelli kadın ise evlilik kurumuna uygun bulunmamaktadır. Diğer yandan engelli çocuğa sahip olan kadınlar da eşleri tarafından çocuklarının engelli olmaları nedeniyle sorumlu tutulabilmektedir. Ek olarak engelli kadınlar eğitim ve istihdam alanlarında engelli erkeklere göre çok daha az yer almaktadır. Tüm bu belirtilenler köyde yaşayan kadının pekiştirilmiş dezavantajlı konumunu yansıtmaktadır.

Engelli bireyler köy içi ilişkilerinde akrabalık ve komşuluk ilişkisinin arkadaşlık ilişkisine göre daha mesafeli olduğunu belirtmiştir. Bu durumun oluşmasında engelli bireye yönelik sorumluluk bilincinin paylaşılmak istenilmemesi ya da bireyler arasındaki problemlere yönelik tutum ve davranışların geliştirilmesi etkili olmaktadır. Diğer yandan engelli bireyler, köy halkı ile kurulan yardımlaşma ve dayanışma ilişkilerinin samimi olduğunu belirtmişlerdir. Kent sosyo-mekânının ürettiği ve bireyin temel alındığı cemiyet ilişkisinin aksine toplumsal iradenin bulunduğu, sosyal organizasyonun birlik ve bütünlüğe dayandığı cemaat tipi topluluklarda yardımlaşma ve dayanışma doğanın bir ürünü olarak görülür. Bu bağlamda yüz yüze temas ve ilişkilerin öne çıktığı, “biz" duygusunun hâkim olduğu köylerde yardımlaşma ve dayanışma temel bir unsurdur. Köy içi sosyal ilişkilerde engelli bireyler, acıma, alay edilme ve küçümsenme gibi olumsuz bakış açılarıyla karşılaştıklarını ifade etmişlerdir. Burcu (2015)'nun da belirttiği gibi engelli bireye yüklenen kültürel anlamlar toplumdan topluma farklılaşmakta, çünkü kültüre bağlı olarak inşa edilen tanımlar her toplumda, her sosyal mekânda yeniden ve farklı şekilde yapılanmakta ve bu süreç devam etmektedir. Engelli bireylere ilişkin 'acınacak olan', kendine yetemeyen', 'yardıma muhtaç', şeklindeki olumsuz kültürel tanımlamaların geleneksel köy yapısında inşa edilmesi ve sürdürülmesi aslında yaşanılan çevrenin olumsuz kültürel tanımlanın kültürden sökülüp atılması ve yerine olumlu kültürel tanımların komulması noktasında bir dezavantajhılık gibi gözükmektedir. Şüphesiz bu dezavantajlılık toplumun her kesimini kapsayıcı politikalarla giderilebilir.

Topluma eşit ve tam katılımın sağlanması için eğitim, istihdam, ulaşım, sağlık, rehabilitasyon ve sosyal hizmetlere erişim konularındaki engellerin kaldırılması gerekmektedir. Engelli bireylerin toplumla bir arada olmasını amaçlayan sosyal politikalar cinsiyet, yaş, yerleşim yeri gibi hiçbir konuda ayrım yapmadan tüm engelli bireylere yönelik olarak geliştirilmeli ve uygulanmalıdır (Karataş, 2001). Ancak engelli bireyler, sosyal hayata dâhil olmada birçok sorunla karşılaşmaya devam etmektedirler. Özellikle köyde yaşayan engelli bireyler eğitim, ulaşım, teknoloji ve sağlık hizmetlerine erişimde, istihdam ve serbest zaman değerlendirme konularında eksikliklerle karşılaşmaktadır. Engelli bireyler şehir merkezinden uzakta olan köylerde yaşamakta ve köylerde çoğunlukla engelli bireylerin ihtiyaçlarına yönelik sağlık kuruluşları, eğitim merkezleri, istihdam alanları, sportif ve kültürel merkezler bulunmamaktadır. Engelli bireylerin en yakın eğitim merkezlerine otobüs, minibüs, gemi gibi ulaşım araçlarıyla erişim sağlamak zorunda kalması engelli bireylerin eğitim hizmetlerinden uzak kalmalarına yol açmaktadır. Diğer yandan engelli bireylerin ihtiyaçlarına yönelik sağlık hizmetleri veren kuruluşlar köylerde bulunmamaktadır. Engelli bireyler için sağlık ya da eğitim hizmetlerinden yararlanmak amacıyla ulaşım araçlarını kullanmak bir zorunluluk halini almaktadır. Yine engelli bireylere yönelik ulaşım araçlarının köylerde bulunmaması da dikkat çekmektedir.

112