Sayfa:Köy Yaşamında Engelli Birey Olma Deneyimi Nitel Bir Araştırma Örneği.pdf/16

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfada istinsah sırasında bir sorun oluştu

Gamze SU, Esra BURCU SAĞLAM


Yalnız hissederdim kendimi derdimi anlatamadığımda. Bir düşündüm bir ağladım ben neden böyleyim diye, neden bu insanlar beni anlamıyor, neden benim gibi düşünemiyorlar? Bir yandan Allah'ın verdiği iş, engelsiz dünya olmaz, herkes sağlam olsa kimse kimseye muhtaç olmaz, sağlıklı olsam daha büyük yere gelirdim (K4B).

Her zaman dışlandığımı düşünüyorum. Yalnız hissettiğim oldu yaşlandıkça daha çok yalnız hissediyorum. Bir oğlum var o da gitti mi tek kalacağız çare var mı? (K5G)

Benden daha kötü olanlar var onları düşünüyorum, onlardan daha kötü olamam diyorum (K2G).

Toplumun engelli bireyleri aciz, yetersiz ya da yarım işlevli bireyler olarak tanımlaması, engelli bireyin kendisini sınırlandırılmış hissetmesine neden olmaktadır. Bu durum bireyin özsaygısını kaybederek sonu intihara varabilecek çeşitli psikolojik sorunlar yaşamasına yol açabilmektedir (Arıkan, 2002, s. 12). Diğer önemli bir unsur ise toplumun olumsuz bakış açısından etkilenen engelli bireyin kendisini suçluluk, utanç ve acizlik duyguları üzerinden tanımlaması, kendisinin diğer bireylerden olumsuz anlamda farklı olduğunu kabullenmesidir.

Topal diye konuşmuşlar. Oldu tabi kötü hissettim. İntihar edecektim ama hanım anladı sakladı her şeyi... (K3B)

Her zaman dışlandığımızı düşünüyoruz, sağlamla bir miyiz? Engelli birey olmak çok kötü bir duygu. Halkımız eğitilmeli manevi açıdan eğitimsiz. Daha iyileri de var, üzecek kişiler de var. Psikolojik olarak rencide edildiğimizde oldu, özürlü demek aşağılık demek, diğer insanlar gibi olamıyoruz (K5G).


Sonuç

Çalışmada, sosyal mekânlardan biri olan köyde yaşayan engelli bireylere yönelik sosyolojik bir betimleme ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda çalışma da nitel araştırma yöntemlerinden saha çalışması stratejisi uygulanmış ve yapılan her bir görüşme analize tabi tutularak köyde yaşayan engelli bireyler ve karşılaştıkları sorunlar tartışılmaya çalışılmıştır.

Çalışmada engelli bireyler, aile bireyleri arasında en çok anneleri ile yakın ilişki kurduklarını, herhangi bir sorunla karşılaştıklarında diğer aile bireylerine kıyasla annelerinin onlarla ilgilendiğini, engellilik halini ilk fark eden kişinin de anneleri olduğunu ve babaları ile daha mesafeli bir ilişkileri olduğunu belirtmişlerdir. Toplumda "annelik", "kadınlık", "ev içi sorumluluklar" kadını tanımlarken, "babalık", "erkeklik" ve "aileyi geçindirme" ise erkeği tanımlayan unsurlardır (Burcu, Kamanlıoğlu, ve Şahin, 2006). Bu unsurlar gelenekselliği benimsemiş kır toplumlarında daha fazla görülmekte ve engelli bireylerin aile içi ilişkilerini oluşturan temel dayanak olmaktadır. Anne, aileyi toparlayıcı bir unsur olarak karşımıza çıkarken baba ise uzaktan destekleyici aile reisi olarak işlevini yerine getirmektedir. Bu durum aile kurumunda kadının birçok sorumluluk üstlenmesine yol açmakta, üstlenilen sorumluluklar aile içi rollerde kendisi de dâhil olmak üzere aile bireylerinin tamamından sorumlu olan, çocukların bakımında birincil görevli olan "anne" rolünün oluşmasına neden olmaktadır. Özellikle köy gibi geleneksel toplumlarda kadın eş olma, anne olma ve ev içi işleri yerine getirme arasında sıkışmış durumdadır.

Ebeveynlik rollerine dair çalışmada öne çıkan bir diğer husus ise engelli bireylerin annelerinin aşırı koruyucu/korumacı bir tutuma sahip olmasıdır. Çocuklarının engelli bir birey olarak dünyaya gelmesinde kendisinin de etkisi olduğunu düşünmesi, doğuştan ya da sonradan engelli olan bireyin sosyal ilişkiler kurarken zorlanacağına inanması ve engelli çocuğun bulunduğu döneme ait gelişimsel özellikleri gösteremeyeceğine dair düşünceleri özellikle annelerin davranışlarında yoğun bir değişikliğin meydana gelmesine yol açmıştır. Aynı anda hem ev içi rollerini yerine getiren hem de engelli çocuğu ile ilgilenen annenin bu süreçte çevresiyle kurduğu sosyal ilişkiler azalmakta hatta çoğu zaman kopmaktadır. Toplumsal cinsiyet rollerindeki ataerkil düşüncenin kırsalda daha çok benimsenmiş olması aile bireyleri arasında eşit olmayan bir görev dağılımının oluşmasına neden olmaktadır. Devletin engelli bireylere yönelik politikaları engelli birey ve ailesini evde bakıma yöneltmekte, böylece baba mesleki rollerini yerine getirmek için dışarıda aktif olarak bulunurken anne ise evde engelli çocukları ile ilgilenmektedir. Yine devletin engelli

111