Sayfa:KÜTAHYA’DA DERLENEN MEMORAT ÖRNEKLERİ ÜZERİNE İNCELEME.pdf/6

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış

Alkarısı-Albasmasıyla ilgili memorat örneklerinde kendi tecrübelerini anlatanların da aktarıcıların da yaş ortalamasının yüksek olduğu görülmektedir. Alkarısına olan inanış modern tıbbın doğum sonrası yaşanan ve eski dönemlerde izahı pek mümkün olmayan pek çok olayı teşhis ve tedavi etmesiyle azalmış hatta gençler arasında neredeyse bu inanç kaybolmuştur. Doğum sonrası lohusalara al taç takılması, al dane örtülmesi gibi pratikler sembolik olarak yapılmaktadır. Alkarısı-albastı ile kurulan iletişimi içeren anlatılardan bazıları şu şekildedir:

Doğumdan sonra, lohusalığım devam ettiği ve kırkımın çıkmadığı dönemde gece eşimle yatakta uyuyorduk. Gelinlikli birisi üzerime doğru gelmeye başladı. Ben kımıldanınca eşim uyandı. Erkeklerden korkarmış. Onun uyanmasıyla kedi şeklinde kapıdan çıkıp gitti (KK-3).

Küçük yaşta doğum yapan bir tanıdığımızın başına gelmiştir. O sıralar köyde yaşamaktadırlar. Lohusalığı bitmeden tarla işlerine başlarlar. Bebeği bırakacak kimse olmadığı için onu da alarak tarlaya giderler. Bir ağacın altına salıncak kurarak bebeği uyuturlar. Onlar işe daldığı sırada bir çocuk yanına gelir ve bebeğin başında biri var der. Koşarak bebeğinin yanına gittiğinde bebeğinin yüzü solmuş, nurunun gitmiş olduğunu görür. Birkaç gün içinde bebek ölür. Albastı bebeğe zarar vermiştir. Evladını kaybeden anneyi lohusalığı bitene kadar ona da zarar gelmemesi için bir daha yalnız bırakmazlar (KK-4).

İkinci evladımın doğumundan sonra kırkım çıkmadan eşimle uyuduğumuz sırada albastı geldi ve boynuma bıçak dayadı. Boynumu kesmeye çalışırken boğuşmaya başladık. Eşim garip halimi görünce beni uykudan uyandırdı (KK-5).

Annem benim doğumumdan sonra evde uzun müddet yalnız kalmış. Babam kimseyle görüşmesine izin vermemiş. Annesinin gelip gitmesini de istememiş. Kendisi de bırakıp işe gitmiş. Annemin ruh hali bozulmuş. Çocuğuna bakmakta bile zorlanır hale gelmiş. Annem, üzerine bir şeylerin baskı yaptığını ve nefes alamadığını söylemiş. Kocası pek umursamamış. Durumu ilerleyince sara nöbetine benzer ataklar geçirmiş. Bu hal geldiğinde nefes alamamış, konuşamamış. En sonunda kendi evinde koşarak annesinin evine gitmiş. Ailesi bu haline çok endişelenmiş, hemen gidip bebeği de almışlar. Annemin ruhsal durumu düzelmemiş daha da artmış. Kendi evinde duramama ve evden çıkıp gitme durumu giderek artmış. Babam, annemin delirdiğini düşünerek ondan ayrılmış (KK-6).

Doğumdan sonra annem beni bir türlü kabullenemez. Lohusalık döneminde evin içinde farklı varlıklar gördüğünü, o varlıkların nefes almasına mani olduğunu ve kendisini sıkıştırdıklarını söyler. Evde nefes alamadığı ve duvarlar üstüne geldiği için bağırarak koşar vaziyette evden dışarı kaçar. Rahatlayana kadar koştuktan sonra eve döner. Farklı pek çok varlığı gördüğünü söyler. Evde yalnız kalmak istemez ve kaldığında ise onlarla konuşur. Bu hal ilk doğumunda yaşanmaz ikinci doğumdan sonra kırkı çıkmadan yaşanan Albasmasıyla başlar. O zaman başlayan ruh halindeki bunalma ve nefes alamama ve soyut varlıklarla irtibat halen devam etmektedir (KK7).

İlk doğumumdan sonra lohusalığım bitmeden uykumda üzerime gelenleri gördüm. Kalkamadım, konuşamadım (KK-30).

Doğumdan sonra lohusalığım esnasında üzüntülü olduğum bir gecede Albastı olayını yaşadım. Uyurken bir ağırlık üzerime çöktü. Kimseyi göremedim ancak hissettim. Bu varlık konuşmama ve kalkmama mani oldu (KK-31).

Doğum yaptıktan sonra kırk gün boyunca özellikle gündüz yalnız olduğu zamanlarda üzerime bir ağırlık çöker konuşmama ve kalkmama müsaade etmez. Bebeğim uyanır ağlar sesini duyarım ama kalkamadığım için kucağıma alamam. Kendime gelip kalktığımda evde kimseyi göremesem de varlığını hissediyordum. Uyumaktan korkar

558