sel imece usulüne dönülebileceği, “gurbetçi üreticilerin” aileleriyle birlikte bahçeye gireceği, artan işsizlik nedeniyle mahalli işgücü arzının artacağı ve fındık satış fiyatlarının yükseleceğine dair beklentiden dolayı kimsenin fındığını bahçede bırakmayacağı belirtilmiştir. Kısaca fındığın dalda kalmayacağına dair yaygın bir inanç bulunmaktadır.
Görüşme yapılan fındık bahçe sahipleri ve farklı kurumlardan temsilciler Covid-19 salgınına karşı alınan tedbirlerin uygulanması aşamasında karşılaşılabilecek güçlükleri, bir yanıyla da, tarım aracıları ve temsil ettikleri işçilerin kayıt altına alınması, fındık hasadında ihtiyaç duyulan ve bölgelere göre farklılık gösterdiği gibi yıllara göre de dalgalanan işgücü ihtiyacının belirlenebilmesi, üretim maliyetlerinin yeniden düşünülmesi, mekanizasyon ve file/tül kullanımı gibi yeni tekniklerin yaygınlaşması, bu yaygınlaşmanın gerektirdiği kimi yatırımların ve fındık bahçe düzenlemelerinin düşünülmesi, fındık üretimi açısından önemli görülen farklı aktörler arasında koordinasyonun sağlanması için girişimlerde bulunulması gibi birbirinden farklı, fakat birbirini destekler alanlarda adımlar atılması yönünde bir fırsat olarak görmektedir.
Diğer yandan, Covid-19 salgınına karşı alınan tedbirlerin bitkisel üretime ve bu alanda çalışan mevsimlik gezici tarım işçileri ve çocuklarına olası etkilerinin kontrol edilebilmesi için, tarımsal üretim alanında merkezi karar alma mekanizmaları ile farklı illerdeki üretim süreçlerinin gerektireceği özgün ihtiyaçları tespit ederek çözüm üretecek yerel kurumların eşgüdümünün sağlanması gereklidir. Bu yapı; fındık üretiminin gerçekleştirilmesinde önemli role sahip tarım aracıları, bahçe sahipleri, büyük firmalar, muhtarlar ve bu alanda çalışan meslek örgütleri ile sivil toplum kuruluşları gibi farklı aktörlerin verimli bir iletişim içinde olmasının zeminini sağlayacaktır.
Covid-19 salgınına karşı alınan tedbirlerin uygulanmasının kaçınılmaz olarak maliyetleri yükselteceği ve buna karşı ailelerin de değişen koşullarla başa çıkma stratejisi olarak çocuk emeği kullanımına yönelebileceği, farklı aktörler tarafından belirtilen bir kaygı olmuştur. Bu kaygı sadece fındık üretimi alanında değil, küresel ölçekte bir gündem oluşturmaktadır. Fakat diğer yandan yapılan araştırmalar gelirdeki beklenmedik değişimlerin çocuk işçiliğine olası etkisinin işgücü tipi, üretim biçimi ve bölgesel-kültürel farklara göre değişiklik gösterebileceği ve evrensel bir genelleme yapılamayacağını söylenmektedir.
Araştırma kapsamında görüşülen kurum temsilcileri de bu konuda farklı görüşler bildirmiştir. Öncelikle, ailelerin çocuklarıyla seyahat etmelerinin bir tercih değil zorunluluk olduğu belirtilmiş, çocukların işçi olarak kullanılmasının fındık bahçe sahibi açısından zaten verimsiz olacağını, ama işçilerin bahçelere yakın konakladığı durumlarda bu alanda tam anlamıyla denetim sağlanmasının da kolay olmayacağı ifade edilmiştir. Eğer konaklama alanlarında seçenek oluşturulmazsa çocukların tam bir işçi olarak olmasa da su taşımak gibi basit işler için bahçelere gireceği düşünülmektedir. Maliyet artışları nedeniyle olmasa da eğer beklenen işgücü sağlanamaz ve ürün rekoltesi de yüksek olur ise mevsimlik gezici tarım işçilerinin ailecek çalışabileceği ayrıca belirtilmiştir.
Diğer yandan, bahçe sahipleri açısından da kendi çocuklarının bahçeye girmesinin önemsendiği, üretime dair bilgi ve deneyimin ancak bu yolla kazanılabildiği söylenmiştir. Ayrıca, akademisyenler ve sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcileri inşaat ve benzeri sektörlerdeki durgunluğun yarattığı işsizliğe işaret ederek, mahalli işçilerin daha fazla katılım sağlamasının olası olduğunu, fındık bahçe sahipleri de verimli bulmadığı için çocuk eme-
16