Sayfa:Ceza hukukunda nefret ve ayrımcılık.pdf/48

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

nedenle devletlerin, Ceza Kanunları ile tedbirler alarak toplum düzenini hedef alan bu suçların işlenmesinin önüne geçmeye çalışması gerekmektedir. Devletlerin Ceza Kanunlarında bu suçun yer alması ya da ayrı nefret yasaları düzenlenmesi kanımızca sosyal bir ihtiyaç ve hukuki bir gerekliliktir.

Ülkemiz AGİT üyesi bir devlet olmasına karşın, nefret suçları hususunda ülkemizde, diğer üye ülkelerin Ceza Kanunlarında yer alan düzenlemelere eşdeğer nitelikte kanunlar ve uygulama bulunmamaktadır. TCK'nın 122. maddesinde “Nefret ve Ayırımcılık Suçu” yer almaktadır. Kanun maddesinde nefret suçu adı her ne kadar yer alsa da bu düzenleme, hukuki niteliği bakımından çalışmamızın bu kısmında anlatılan ve diğer ülkeler tarafından benimsenerek bir müeyyideye tabi kılınan nefret suçlarına benzememektedir. TCK'da yer aldığı şekli ile “Nefret ve Ayırımcılık Suçu”;

“1 Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle;

a) Bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini,

b) Bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını,

c) Bir kişinin işe alınmasını,

d) Bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını, engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklindedir.

Bu düzenlemeye göre; mağdurun bir takım karakteristik özellikleri sebebiyle duyulan nefretle kamuya arz edilmiş bir malın satılması ya da kiraya verilmesi, mağdurun bir hizmetten yararlanmasının engellenmesi, işe alınmaması ya da olağan bir ekonomik faaliyette bulunmasının dışında kalan sebeplerle nefret saiki ile yapılan ayrımcı muameleler cezai bir yaptırıma tabi tutulmamıştır. Kanun metni görüldüğü üzere son derece dar kapsamlıdır. Kanun metnine göre örneğin; nefret duyulmadığı sürece engelli bir birey bir kamu hizmetinden yoksun bırakılabilir. Bu durum ise TCK'ya göre nefret suçu teşkil etmeyecektir. Yahut bir kimse dini inanışı sebebiyle vücut bütünlüğünü tehdit altına sokacak bir suçun mağduru olduğunda; fail, burada nefret suçu işlenmiş olmayacaktır.

36