Sayfa:Ceza hukukunda nefret ve ayrımcılık.pdf/42

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

Farklı durumda olanların farklı kurallara tabi olması, eşitlik ilkesine aykırı değildir. AYM'nin bu yönde bir içtihat birliği bulunmaktadır[1]

“Anayasa'da öngörülen eşitlik, yasa önünde eşitlik olup herkesin aynı hak ve yükümlülüklere sahip olması anlamında değildir. Eşitlik, her yönüyle aynı hukuki durumda olanlar arasında söz konusudur. Hukuk Jelsefesine girmiş bir deyimle, eşitlerin eşitliği anlamındadır. Farklı durumda olanlara, farklı kurallar uygulanması, yani eşit olmayanların eşitsizliği; eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz[2]." Kanımızca maddi eşitlik ayrım yapmayı yasaklamayıp, aksine şart koşmaktadır.

Maddi eşitliğin sağlanabilmesi için doğrudan ayrımcılığın yanında dolaylı ayrımcılık da yasaklanmalıdır. Ayrıca pozitif ayrımcılık politikaları da etkin bir şekilde uygulanılarak ayrımcılığa neden olabilecek uygulamaların önüne geçilebilecektir.

Anayasa Mahkemesi kanunların eşitlik ilkesine aykırılığını denetlerken yapılmış bir ayrımcılık var ise bunun kamu yararı veyahut kamu düzeni gibi haklı bir nedene dayanıp dayanmadığını incelemektedir[3]. Bir eşitsizliğin mevcut olduğundan söz edilebilen hallerde; kamu yararı, düzeni yahut genel sağlık gibi haklı, meşru, üstün bir neden var ise yapılan düzenleme ya da işlem eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmez[4]. Bir takım hak ve


  1. AYM 29.11.2017 tarihli 2017/150 E. ve 2017/162 K. sayılı 6736 sayılı kanun ile ilgili kararı “Anayasa'nın 10. maddesinin birinci fıkrasında; Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Dördüncü fıkrasında “Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.” ve son fıkrasında “Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” denilmektedir. Maddede yer verilen eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin kanunlarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanunlar karşısında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle aynı durumda bulunan kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin ihlâli yasaklanmıştır. Kanunlar eşitlik ilkesine uygun bir şekilde, aynı veya benzer durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde, yararlarda ve yükümlülüklerde, yetkilerde ve sorumluluklarda, fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranılmasını sağlayacak kurallar içermelidir. Ancak durum ve konumlarındaki özellikler, bazı kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir. Farklı hukuksal durumda bulunanların ayrı kurallara tâbi tutulması ise Anayasa'da güvence altına alınmış olan eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz" https://www.sinerjimevzuat.com.tr/index jsf?dswid=9215# (ET.:10/10/2019)
  2. AYM 27.09.1988 tarihli 1988/7 E. ve 1988/27 K. sayılı 213 sayılı kanun ile ilgili kararı, AYM 25.07.2019 tarihli 2017/18 E. ve 2019/66 K. sayılı 6756 sayılı kanun ile ilgili kararı, AYM 20.12.2018 tarihli 2016/181 E. ve 2018/11 K. sayılı 6745 sayılı kanun ile ilgili kararı, AYM 20.12.2018 tarihli 2016/141 E. ve 2018/27 K. sayılı 6715 sayılı kanun ile ilgili kararı https://www. sinerjimevzuat.com.tr/index.jsf?dswid=9215# (ET.10/10/2019)
  3. Gözler, s. 99.
  4. AYM 12.11.2015 tarihli 2015/26 E. ve 2015/100 K. sayılı 5237 sayılı kanun ile ilgili kararı, “Anayasamızın 10. maddesinde yer alan “kanun önünde eşitlik” ilkesinin anlamı, Anayasa Mahkemesinin pek çok kararında açıklanmış ve uzun yıllar zarfında aynı şekilde anlaşılarak, tam bir istikrar kazanmıştır. Buna göre eşitlik, kişiler arasında eylemli eşitlik olmayıp, aynı hukuki konumda bulunan kişilerin arasında gözetilmesi gereken eşitliktir. Haklı nedenlerle ve sınırları açıkça belirlenerek yapılan farklı hukuki düzenlemelere tabi kişilerin farklı hukuki sonuçlarla karşılaşmalarının Anayasaya aykırılığından söz edilemez.” şeklindedir. https://www.sinerjimevzuat.com.tr/index jsf?dswid=9215# (E.T.: 10/10/2019)
30