Sayfa:Ceza hukukunda nefret ve ayrımcılık.pdf/40

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

gelişerek evrilmiştir. Anayasa'nın bu yöndeki değişimi eşitliğin devlet yönetimine ilişkin temel bir ilke olduğu görüşünü desteklemektedir. Buna göre, eşitlik ilkesinin muhatapları özel kişiler değil devletin organları ve idari makamlarıdır. Bu sebeple devletin tüm organları bu ilkeye uygun hareket etmek zorundadır. Buradan anlayacağımız üzere, anayasal bir nitelikte olan eşitlik ilkesi özel kişileri bağlayıcı nitelik taşımaz.

Anayasa Mahkemesi kararları ışığında kabul edilen görüşe göre, eşitlik ilkesine aykırı bir durumun varlığı hukuk devletine de aykırı niteliktedir[1]. Eşitlik ilkesi, ayrımcılık yasağı ile güvence altına alınmaktadır[2]. Ayrımcılığın tek başına yasaklanması yeterli olmamaktadır. Ayrımcılık yasağı ile birlikte eşitlik ilkesinin etkin bir şekilde uygulanması yanında geri kalan eksikliklerin pozitif ayrımcılık politikalarıyla giderilmesi ile fili bir eşitlikten söz edilebilecektir. Ancak bu şekilde ayrımcılık karşısında tam olarak bir korunma mümkün görünmektedir. Zaman içerisinde eşitlik ilkesi maddi ve şekli eşitlik olmak üzere iki ayrı alt kavram altında incelenmeye başlanmıştır.

1.2.2.1.1. Şekli eşitlik

Şekli eşitlikten kastedilen bireylerin özel durumlarına, karakteristik özelliklerine bakılmaksızın kanunların herkese aynı uygulanmasıdır[3]. Şekli eşitlik, kanunların genel ve soyut bir nitelik taşıması yani kapsadığı herkese eşit olarak uygulanmasını ifade eder. Nitekim Anayasamızın 10. maddesinde “hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz” denerek; “din, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, mezhep” gibi özellikler bakımından ayrımcılık yapılamayacağı ifade edilmiştir. Yani şekli eşitlik, kanunların uygulanması sırasında hiç kimsenin bir diğerinden farklı bir muameleye tabi olmaması gerektiğini ifade eder. Kanun önünde eşitlik ilkesinde, kamusal alanda bireyler farklılıkları


  1. İnceoğlu, s. 48.
  2. AYM 25.07.2019 tarihli 2017/18 E. ve 2019/66 K. sayılı 6756 sayılı kanun ile ilgili kararı, “Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere Anayasa'nın 10.maddesinde yer verilen eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin kanunlarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere kanunlar karşısında ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır. Kanunlar, eşitlik ilkesine uygun bir şekilde, aynı veya benzer durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde, yararlarda ve yükümlülüklerde, yetkilerde ve sorumluluklarda, fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranılmasını sağlayacak kurallar içermelidir. Ancak durum ve konumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerekli kılabilir.” https://www.sinerjimevzuat.com.tr/index.jsf?dswid=6810# (ET.:21/10/2019)
  3. Gözler, s. 99.
28