Sayfa:Ceza hukukunda nefret ve ayrımcılık.pdf/39

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

eşit doğarlar ve yaşarlar” şeklinde yer almıştır[1]. Tüm insanların eşit olduğunu ifade eden hukuk metinleri gördüğümüzde; bu ifadenin asıl manada herkesin maddi olarak eşitliğini değil de insan onuru bakımından eşitliğini kastettiği anlaşılmaktadır[2].

Eşitlik ilkesi hakkında tartışırken, unutulmamalıdır ki, doğada hiçbir şey birbiri ile aynı değildir. İnsanlar ancak belli bir konu, durum ya da özellik sebebiyle bir grup altına toplandığında yalnızca o hususa dayanılarak eşit işlem ve muameleye tabi olabilirler. Bunun dışında tamamen aynı olduklarını kabul ile yapılan eşit işlem, eşit bir neticeye kavuşulmasını sağlamayacaktır. İnsanların içinde bulundukları durum, ihtiyaçları ve karakteristik farklılıkları göz önünde bulundurulduğunda bireyler arasında mutlak bir eşitlikten söz edilemez[3]. Bu anlamda eşitlik bir araçtan ziyade varılmak istenen sonuç olmalıdır. Böylece uygulamada nelerin ayrımcılığa neden olabileceği daha kolay anlaşılabilir.

Genel olarak bakıldığında eşitlik, eşit davranışı, hak ve yükümlülükler yönünden insanlar arasında ayrımcılık yapılmamasını ifade eder. Eşitlik ilkesi hukuk devletinin en önemli ilkesidir[4]. Eşitlik ilkesi; eşit muamele ve işlem görmeyi ve ayrım gözetilmemesini isteme hakkını doğurabilmesi sebebiyle temel bir hak olarak düşünülebilir. Her ne kadar temel bir hak olarak düşünebilse de eşitlik ilkesi Anayasa'da “Temel Hak ve Ödevler” başlığı altında düzenlenmemiş; Anayasamızın 10. maddesinde “Genel Esaslar” başlığı altında devlet yönetiminde egemen temel bir ilke niteliğinde düzenlenmiştir[5]. Ancak 1961 Anayasası'nda bu ilke “Temel Hak ve Ödevler” kapsamında ele alınmıştır. Kanımızca 1961 Anayasası'ndan 1982 Anayasası'na geçiş sürecinde eşitlik ilkesi devlet bazında


  1. Karan, U.; Eşitlik İlkesi ve Ayrımcılık Yasağı: Hukuksal Çerçeve, 2011, s. 2-3. http://secbir.org/images/haber/2011/01/12-ulas-karan.pdf (E.T.: 25/04/2019)
  2. Arslan, Y. G; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararları Bağlamında Ayrımcılık Yasağı, s. 4. www.yoktez.gov.tr. (E.T.: 25/04/2019)
  3. İnceoğlu, S.; Türk Anayasa Mahkemesi ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Eşitlik ve Ayrımcılık Yasağı, Çalışma ve Toplum Ekonomi ve Hukuk Dergisi, 2006, S. 11., s. 48
  4. AYM 19.09.2019 tarihli 2019/42 E. ve 2019/73 K. sayılı 4857 sayılı kanun ile ilgili kararı: “Anayasa'nın anılan maddesinde belirtilen kanun önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur. Bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür. Eşitlik ilkesinin amacı; aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, kişiler arasında ayrım yapılmasını ve kişilere ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır. Kanun önünde eşitlik, herkesin her yönden aynı kurallara bağlı tutulacağı anlamına gelmez. Durumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve uygulamaları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı, ayrı hukuksal durumlar farklı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmez.” https://www.sinerjimevzuat.com.tr/index.jsf?dswid=6810# (E.T. 10/06/2019)
  5. Gözler, K.; Türk Anayasa Hukuku Dersleri, Bursa, 2010, s. 98.
27