Sayfa:Ceza hukukunda nefret ve ayrımcılık.pdf/186

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

üç şekilde görülmektedir. Suç ortaklığı yani şeriklik ise azmettirme ve yardım etme olarak ikiye ayrılır.

Nefret ve ayırımcılık suçunda iştirak hükümleri bakımından ayrı bir özellik veya şart aranmaz. Ayrı bir şartın olduğu hallerde, kanunun bunu açıkça düzenlemesi gerekir. Bu suçta iştirak hususunda genel hükümler uygulanacaktır. Bu suçun hem icrai hem de ihmali şekilde işlenmesine iştirak mümkündür.

Dolaylı faillikte, araç olarak kullanılanın suçta kullanıldığını bilmemesi gerekir. Araç olarak kullanılan cezalandırılmazken, dolaylı fail suçu işleyen fail olarak cezalandırılır. Araç olarak kullanılan kişinin sınırı kasten aştığı durumlar meydana gelebilir. Bu hallerde, araç olarak kullanılan kişinin aşılan kısım kadarından sorumluluğu doğacaktır. Azmettirmede ise azmettiren asıl suçun cezası ile cezalandırılır. Azmettirilen ise kendi iradesiyle suça iştirak ettiğinden fail olarak cezalandırılacaktır. Yardım eden ise, faile suçu işlemeden önce, işlemesinde ya da işledikten sonra maddi ve manevi olarak destek sağlayan kişidir.

Örneğin; evini kiralaması için bir emlakçıya veren ev sahibinin Araplara duyduğu nefret nedeniyle, evi Araplara kiralamamasını söylemesi ve böylece emlakçının evi Araplara kiralanmaması halinde ev sahibi azmettiren olacaktır. Ancak ev sahibinin, evin Araplara kiralanmasına cebir ve hile ile engel olması halinde dolaylı faillik gündeme gelecektir.

Bu suç, kanunda düzenlendiği şekli ile iştirak bakımından herhangi bir ayrı özelliğe sahip olmadığından bu suça iştirakin her şekli mümkündür”. Yani fail, azmettiren ve yardım eden düzeyinde özel şartlar aranmadan genel iştirak hükümleri uygulanabilecektir.

4.6.3. İçtima

Suçların içtimai suçların bir arada bulunuşunu ifade eder. Suçların içtimaında birden fazla suçun tek failde bir araya gelmesi inceleme konusu yapılmaktadır. Ceza


“ Demirbaş; Genel Hükümler, s. 503.

“9 Kocasakal, s. 37.

59 Özen, s. 563.

5 Artuk/Gökçen/Yenidünya; Genel Hükümler, s. 658.

suz Ersoy, s. 49.

174