Sayfa:Ceza hukukunda nefret ve ayrımcılık.pdf/180

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

amirin emri ve zorunluluk halini de hukuka uygunluk nedeni olarak ele almaktadır. CMK'nın 223/3/b maddesine göre; amirin emri ve zorunluluk halinde “ceza verilmesine yer olmadığı kararı” verilir. Amirin emri ve zorunluluk halleri hukuka aykırı fakat bağlayıcı olarak ifade edilmiştir. Kanun'un 223/2/d maddesinde sayılan hallerde yargılama sonunda beraat karan verileceği ifade edilmiştir. Bu maddede ise hukuka uygunluk nedenleri beraat sebepleri arasında sayılmıştır. Amirin emri ve zorunluluk halinde meydana gelen fiiller kanaatimizce hukuka uygun hale gelmeyecektir. Örneğin, ormanda ayı saldırısına uğrayan kişinin ayıdan kaçmak için ormanın ortasında gördüğü evin kapısının kilidini kırarak girmesinde; failin eve kilidini kırarak girmesi hem konut dokunulmazlığını ihlal hem mala zarar suçuna vücut verecek hem de özel hukuktan doğan tazminat sorumluluğu devam edecektir. Bu nedenle yapılacak yargılama sonunda failler hakkında beraat değil, ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilecektir.

Kanun hükmünü yerine getirme kanun ile verilen bir yetki ya da hakkın kullanılması hallerinde söz konusu olacaktır. Kanun hükmünü yerine getirme, nefret ve ayırımcılık suçu kapsamında bir hukuka uygunluk nedeni olarak düşünülebilir. Örneğin, kadınlara yönelik kanun ile düzenlenmiş pozitif ayrımcılık kapsamında değerlendirdiğimiz uygulamaların varlığı halinde kanun hükmünün yerine getirilmesi sebebiyle bu suç oluşmaz. İş Kanunu madde 72'ye göre; “Yer altı ve su altı işlerinde kadın işçi çalıştırılamaz.” Böyle bir kanun hükmünün varlığına karşın kadın işçinin bu işe başvurup, kadın olması sebebiyle işe alınmadığı halde bu suçun oluşması mümkün değildir. Bu örnekte işverenin işe başvuran kadın işçiye karşı kadın olması sebebiyle nefret duysa dahi kanun hükmü sebebiyle hukuka uygunluk nedeninden yararlanacaktır. Bu nedenle kanun hükmünü yerine getirmek fiilin hukuka aykırılığın ortadan kaldırarak suç olmaktan çıkacaktır. Örneğin, yabancıların Türkiye'de mülk edinememelerine ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır. Buna göre; bu


5237 sayılı TCK, m. 26/1: “Hakkını kullanan kimseye ceza verilmez.”

5237 sayılı TCK, m. 26/2: “Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edebileceği bir hakkına ilişkin olmak üzere, açıkladığı rızası çerçevesinde işlenen fiilden dolayı kimseye ceza verilmez.”

“5 Akbulut, s. 473.

“7 5237 sayılı TOK, m. 24/2: “Yetkili bir merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan bir emri uygulayan sorumlu olmaz.”

468 5237 sayılı TCK, m. 25/2: “Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.”

“9 Soyaslan, s. 377-398., Hafızoğulları/Özen;, Genel Hükümler, s. 237.

“9 Ersoy, s. 48.

“1 Ayrıntılı bilgi için bkz. 2644 sayılı Tapu Kanunu m. 35,36 vd.

168