Sayfa:Ceza hukukunda nefret ve ayrımcılık.pdf/116

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

ve meslek sebebiyle iltimas gösterilmesi yasaklanmıştır. Öncelikle sayılan sebepler tahdididir. Bu nedenle bu düzenlemeye göre, sayılanlar dışında bir nedene dayanan ayrımcılığın varlığı herhangi bir sorun teşkil etmeyecektir. Buna göre, üyeliğe kabul aşamasında, siyasi parti tüzüğünde yer almayan bir sebepten dolayı gerçekleşmiş ayrımcılığa ilişkin müeyyide uygulanmayacaktır. Ayrıca parti üyesi olmaya kanunen bir engeli bulunmayan kişilerin istemlerinin sebepsizce reddedilebilmesi, ayrımcılığa mahal verecek bir düzenlemedir.

Demokratik düzeninin korunmasına ilişkin yasakların yer aldığı madde 78'e göre; siyasi partilerin, temel hak ve hürriyetleri yok edecek yahut zedeleyecek faaliyetlerde bulunması ya da bu amaçla kurulması, ülke bütünlüğünü ve Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığı tehdit edecek çalışmalar yapması yasaklanmıştır. Ayrıca, daha önce ayrımcılık sebebiyle incelediğimiz kanunlarda yer almayıp ilk defa burada yer alan bir takım ayrımcılık sebepleri belirtilmiştir. Bunlar, bölge, cemaat, tarikat esaslarına dayanılma halleridir. Siyasi partilerin bölgeler bazında aday çıkarması ve bu yolla temsili sebebiyle; örneğin, belli bir bölgede yalnızca belli ideolojiye sahip bir partinin sürekli seçimleri kazanması görülen bir durumdur. Fakat bunun ayrımcılık haline varması bir takım sosyal bölünmelere sebep olabilecek tehlikededir. Bunun dışında siyasi parti; bir cemaat ya da tarikat ile bağdaştırılamaz, bu isimleri alamaz, herhangi bir tarikat ya da cemaate üyeliğe övüp devlet düzenine aykırı, birlik ve beraberliği bozacak nitelikte faaliyetleri gerçekleştiremez.


25 2820 sayılı SPK, m 78: “Siyasi partiler: a) Türkiye Devletinin Cumhuriyet olan şeklini; Anayasanın başlangıç kısmında ve 2. maddesinde belirtilen esaslarını, Anayasanın 3. maddesinde açıklanan Türk Devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, diline, bayrağına, milli marşına ve başkentine dair hükümlerini; egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunun ancak, Anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanılabileceği esasını; Türk Milletine ait olan egemenliğin kullanılmasının belli bir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamayacağı veya hiçbir kimse veya organın, kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamayacağı hükmünü; seçimler ve halkoylamalarının serbest, eşit, gizli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılması esasını değiştirmek; Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, dil, ırk, renk, din ve mezhep ayrımı yaratmak veya sair herhangi bir yoldan bu kavram ve görüşlere dayanan bir devlet düzeni kurmak; amacını güdemezler veya bu amaca yönelik faaliyette bulunamazlar, başkalarını bu yolda tahrik ve teşvik edemezler. b) Bölge, ırk, belli kişi, aile, zümre veya cemaat, din, mezhep veya tarikat esaslarına dayanamaz veya adlarını kullanamazlar. c) Sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde egemenliğini veya zümre egemenliğini veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamazlar ve bu amaca yönelik faaliyette bulunamazlar. d) Askerlik, güvenlik veya sivil savunma hizmetlerine hazırlayıcı nitelikte eğitim ve öğretim faaliyetlerinde bulunamazlar. e) Genel ahlak ve adaba aykırı, amaçlar güdemezler ve bu amaca yönelik faaliyette bulunamazlar. f) Anayasanın hiçbir hükmünü, Anayasada yer alan hak ve hürriyetleri yok etmeye yönelik bir faaliyette bulunma hakkını verir şekilde yorumlayamazlar.”

104