Sayfa:Ceza hukukunda nefret ve ayrımcılık.pdf/111

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

soyadını da kullanabileceği eşitliğe aykınlık teşkil edecek bir durum olarak görülmemektedir. Bu husus gerek AHİM içtihatlarında gerekse yerel içtihatlarda sıkça tartışmalara neden olan bir konudur.

AHİM'e yapılan başvurular çerçevesinde örnek vermek gerekirse, Ünal Tekeli- Türkiye Davası'nda AHİM'in yorumu şu şekildedir. “AİHM'nin önündeki ilk soru aile birliğinin erkeğin ismi ile yansıtılması geleneğinin söz konusu davada nihai bir etken sayılıp sayılamayacağıdır. Bu geleneğin, erkeğin aile içerisinde sahip olduğu birincil ve kadının sahip olduğu ikincil rollerden kaynaklandığı açıktır. Günümüzde, erkek-kadın eşitliğinin, Türkiye de dahil Avrupa Konseyi'ne üye ülkeler içerisinde gösterdiği gelişim ve özellikle de ayrımcılık yapmama ilkesine verilen önem, Devletlerin bu geleneği uygulamasını engellemektedir. Bu bağlamda, aile birliği, aile soyadı olarak erkeğin soyadının kabul edilmesiyle yansıtılabileceği gibi kadının soyadının ya da çift tarafından seçilen ortak bir soyadın kabul edilmesiyle de yansıtılabilir.” Söz konusu farklı muamele 8. maddeyle beraber düşünüldüğünde 14. maddeye aykırıdır. Bu sonuca göre AİHM söz konusu farklı muamelenin tek başına 8. maddeyi ihlal edip etmediğini belirlemeye gerek görmemiştir.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun bu konuya ilişkin davada, evlilik birliği içinde kadının sebep önemli olmaksızın sadece kızlık soy ismini kullanmak istemesi hususunda ayrıca haklı bir gerekçenin bulunması gerekmediğini ifade etmiştir. Yargıtay HGK'na göre, bu hak AİHS ve Anayasanın maddeleri kapsamında bir insan hakkıdır ve cinsiyete dayalı olarak bir ayrıma tabi tutulmaksızın erkek ve kadın arasında eşit şekilde uygulanmalıdır. Aksi halde bu durum AİHS'ne aykırılık teşkil edecektir. Kadın ve


evlenmekle kocasının soyadını almasının cinsiyet ayrımcılığına dayanan bir farklılaşma yarattığı savı da yerinde değildir. Kişilerin haklı bir nedene dayanarak değişik kurallara bağlı tutulmaları eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaz.”

28 Hatemi/Kalkan Oğuztürk, 5.55.

2 Ünal Tekeli — Türkiye Davası, AİHM 16.11.2004 tarihli 1996/29865 E, sayılı kararı

https//wwyw.sinerjime vzuat.com.trfindex jsf?dswid--4494# (E.T.:10/11/2019)

29 “Somut olayda; davacının iddiası, evli erkeklerin evlenmeden önceki soyadlarını kullanabilmelerine karşın evli kadınların evlendikten sonra yalnızca kızlık soyadlarını kullanamamaları hakkındadır. Bu durumun, benzer konumdaki kişiler arasında cinsiyete dayalı "farklı muamele” teşkil ettiği şüphesizdir. Hemen ifade edilmelidir ki; farklı muameleyi haklı çıkartacak ikna edici gerekçeler gösterilmediği müddetçe 14. maddenin ilkesel olarak, erkek ve kadına eşit şekilde uygulanmasını zorunludur. Hukuk Genel Kurulunca, kızlık soy isminin kullanılmasının aile birliğinin sağlanmasında olumsuz etkisi olacağı savunmasına karşı, aile birliğinin sağlanmasında ortak bir soyadın kullanılmasının etkisinin bulunmadığı kabul edilmiş, ortak soyadın bu konuya geleneksel yaklaşım dışında bir katkısının bulunmadığı ortak bir aile ismi ile aile birliğinin yansıtılmaması halinde, evli çiftlerin ve/veya üçüncü tarafların somut ya da önemli bir sorun ile karşılaşmayacağı, nüfus hizmetlerinin yürütülmesinde çıkabilecek bir takım aksaklıların da teknik

99