30 Kasım 1973, Amsterdam HEBE Evi, Aynalı oda
Böyle yazılar yazarken deşarj oluyorum. Duygu yoğunluğunu bu şekilde dışavuruyorum. Bir dostumuz kulüp evinden ayrıldı. Bana az önce, duygularını bastırabilmek için içki içtiğini söyledi; çünkü ona göre erkekler duygularını göstermiyorlar. Don kişot gibi ne kadar boş ve özgün bir savaş içerisinde. Odam yarı karanlık oldu. Güneş battıktan sonra, dışarıyada kar yağmaya başladı. Yeni odamda üç büyük pencere var. Neden oraya aynalı oda adını verdiler bilmiyorum. Bu gece ışık masamda ve üstteki bu kağıt yere düşüyor. İçimde büyük bir mutluluk var. Odamın penceresinden Moses ve Aaron (Musa ve Harun) Kilisesi'ni görüyorum ve onun önünde inşaat halinde Sanat Akademisi (Mimarlık Akademisi olan çok güzel binalar var. Böyle bir odayı Amsterdam merkezinde hiçbir zaman bulamam. Bu odada iyi çalışabileceğim. Dün bir müzayededen Afrika ile ilgili yirmi kitap aldım; çoğu işe yaramaz. Çünkü yaşlı bir antropolog en değerli kitapları aldı.
Üniversitede okurken günlük tutar, duygularımı deftere yazardım.