İçeriğe atla

Sayfa:Carel Zwollo.pdf/54

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

52

Papualılar ağaçtan yapılmış ahşap teknelerle yol- culuk yapıyorlar. Ne pusula ne yelken kullanıyorlar. Doğanın gücünü, okyanusun akıntılarını izleyerek, gökyüzünün yıldızlarına bakarak nereye gideceklerine karar veriyorlar. Ahşap tekneler tek bir ağacın oyulmasıyla yapılıyor.

Balıkçılık yapan üç kadın. Ortadaki annem Ditty, arkadan babam fotoğraf makinesine bakıyor. Ablam bayrak tutuyor ve babamın yanında iki de balıkçı var. Teknenin adı "Zeevis", yani deniz balığı demek.


okuyabilirsiniz. Bu iki bilim insanı bu adalar arasındaki coğrafik, zoolojik ve botanik farklılıkları gören ve evrimi düşünmeye başlayan kişilerdir. Babam böbrek ve yüksek tansiyon sorunu yaşadığı için 1955 yılında Hollanda'ya geri dönmek zorunda kaldık. Babam genel müdür olduğu için, sağlık problemlerini ciddi bir sorun olarak görüp kontratına son verdiler. O nedenle Pasifik cennetinden aynı düştük. Peki, genç yaşında babam öyle güzel bir yerde neden tansiyon problemi yaşamıştı? Bu sorunun cevabını Hollanda'ya geldikten yıllar sonra öğrendik.

Babam şeffaf ve paylaşımcı bir baba olduğu için, çocuklarına hep adil ve kuvvetli görünmek isterdi. Hiçbir zaman da doğruluktan ve gerçeklerden kaçmak istemezdi. Çünkü şeffaflığın ve doğruluğun bir güç, yalanın ise zayıflık olduğuna inanıyordu. Doğruluk insanın en güçlü silahıdır; fakat bu silahı zamanında kullanmak gerekir. Papua Yeni Gine'nin başvalisi J.van Baal, aynı zamanda babamın en yüksek patronu ve bir sosyal antropologdu. Türkiye'de sosyal antropologlar kamuda üst düzey bir görev alamıyor, çoğunlukla üst düzey pozisyonlarda inşaatçı, hukukçu, mühendis, asker ve iktisatçılar bulunuyor. Eski Avrupa sömürge ülkelerinde antropologlar bürokrasi için hizmet veriyorlardı. J. van Baal babamın iş raporlarını kontrol ederdi.

Bu güçlü, akademik adam başvali ve antropolog van Baal iki sene Japon esir kamplarında kalmıştı ve savaştan sonra kamptakiler serbest bırakılmıştı. Hollandalılar orada kendilerini "elit" bir grup gibi hissediyorlardı, tıpkı Jön Türkler gibi. "Japonlar bizi çok ezdi. Şimdi sıra bizde ve bu memleketi biz yönetiyoruz," diye düşünüyorlardı. Savaş ve temerküz ortamı, insanın psikolojisini değiştiriyor. Zaten hapishane veya kamp her zaman "hırs" yaratır. Si-