İçeriğe atla

Sayfa:Carel Zwollo.pdf/214

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfada istinsah sırasında bir sorun oluştu

212

Ertan Karabıyık, TKV çalışma ofisinde, 1992.

Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği. 1989 yılında kurulan dernek, başta ormansızlaşma olmak üzere kırsal çevre sorunlarının belirlenmesine ve çözümlenmesine yönelik önerilerin geliştirilmesi; bu öneriler doğrultusunda kamuoyu oluşturulmasına katkıda bulunabilecek araştırma, eğitim çalışmaları ve yayın yapmaktadır.

Sosyal Ormancılık Projesi’nin yanında çok farklı küçük bir projeye daha destek verdim. Tıpkı babamın uyguladığı, babamdan öğrendiğim dersler gibi: Bir kişi her konuda uzman olamaz. Babam bana her zaman bir usta bulmamı söylerdi. TKV’de çalışırken benim bu şekilde küçük projeler uygulamam konusunda yöneticiler hep destek verdiler. Ankara başkent olduğu için, FAO, ILO, elçilikler, Devlet Su İşleri, ODTÜ ve diğer üniversiteleri ziyaret ettim. Oralarda fikir alışverişinde bulundum. Sohbet ettiğim kişilerin telefonunu aldım ve onlarla daha sonra da iletişimde oldum.

Ertan Karabıyık beni Yücel Çağlar’la tanıştırmıştı. O, Millî Prodüktivite Merkezi için çalışıyordu, aynı zamanda da Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği’ni kurmuştu. Bir gün Ertan bana, “Yücel Çağlar Artvin Camili Köyü projesi için seni görmek istiyor,” dedi. Yücel’in ofisine ilk girişimde onun enerjisini ve heyecanını hissetmiştim. O sıradan bir memur değildi. Sıradan olmadığını odasından anladım. Küçük bir odası vardı ve oda tamamen kitaplar, dosyalarla doluydu. Odasına girince ortamın biraz kaotik bir görüntüsü vardı. Bu kaos hoşuma gitti. Genellikle baskıcı, diktatör olanların çalışma ortamı büyük ve temiz bir görüntü verir. Çünkü onlar güç gösterisi yaparlar. Çocukken annemin derslerinden hatırlıyorum; bana, “Carel, bir profesör fikirlere çok önem veriyor ve o konuda çok titizse, eğer kelimeyi yanlış yere koyarsan sana kızabilir. Fakat elbiseye, eve, iş yerine, arabaya önem vermiyorsa, o işleri eşine veya hizmetçiye bırakıyor,” demişti. Doğru, Çağlar Hoca bir anda “patlayabilirdi” ve “bağırabilirdi”. “Nasıl böyle bir şey söyleyebilirsin Carel, olur mu böyle, sen erozyondan anlamıyor musun yoksa?” diyebilirdi.

Artvin Borçka yöresinde tarih öncesine dayanan bir orman bulunuyor. Orada yüzlerce endemik bitki ve hayvan mevcut. Eğer etçil ve otçul hayvanlar arasında bir denge varsa, o zaman orman da sağlam demektir. Borçka’da 40 metre yükseklikteki ladin ve göknar ağaçları adeta katedraller gibiydi. Orada dört beş köy var ve köylüler ormana saygı duyuyorlar. Evler ahşap ve her ev için adeta bir orman kesilmiş. Bir ev için 50-60 ağaç kullanılmış. Her yıl bir hane sekiz ağacı sobada yakıyor. Her köyde de en az 40 hane var. Buralarda hayat ormana bağlı.

Orman Bakanlığı’nın ağaçları daha önce niçin kesmediğini sorduğumda, “çünkü yol yok” gibi yetersiz bir cevap aldım. Borçka Orman