179
6 Kasım 1989 tarihinde konuyla ilgili Cenevre’deki ilk toplantıda Kanadalı Jean Payen, bana bir brifing verdi. ILO binasına girdiğimde harika bir manzaraya sahip toplantı odasında nostaljik bir duyguya kapılmıştım. Çünkü en son onbir yıl önce oraya gitmiştim. 1978 yılında geldiğim zaman genç ve tecrübesizdim. Uzmanların kapılarını bile tereddütle çalıyordum. Onbir yıl sonra gittiğimde ise kendimi uzman hissediyordum; “antropoloğum” demek yerine, “kalkınmacıyım” diyordum. Bu süreçte kalkınma makinesinin bir ürünü olmuştum. Danışmanlık mesleğinde bir risk vardır; bir gün bir şeyin önemli olduğunu düşünür, gerçeği göremezsiniz ve bir gün bir ülke ölümcül olur, bir sağlık problemi ya da yapılan bir hata işinize son verebilir. Yoğun bir danışmanı kurtaracak bir yol vardır. Güzel bir ülke seçmek, bir NGO için çalışmak ve sakin bir yaşam sürmek. Aksi halde iki havaalanı arasında bir yaşam, otel giriş çıkışları, kötü yollarda cip ya da Land Rover’la gezmek, bir daha hiç karşılaşmayacağınız insanların sorunlarını dinlemek, konuşmak, rapor yazmak ve çözüm bulmak çok yorucu olabiliyor.
Jean Payen ile tanıştım. Bizi ILO tarafında Sri Lanka projesi için seçmişlerdi. Payen bir inşaat mühendisiydi ve ILO kırsal kalkınma projeleri için çalışmaya birkaç sene önce başlamıştı. Om P. Nijhawan bizi diğer takım uzmanlarıyla, UNICEF, FAO ve özel danışmanlarla birlikte başkent Kolombo’daki Hilton Oteli’nde bekliyordu ve bize, “9-11 Kasım 1989 tarihlerinde Seylan’daki memurlarla otelin Safari Odası’nda görüşeceğiz,” demişti. Dünyanın neredeyse o tarihte en tehlikeli ülkesinde işe başlamıştım ve bizim kalkınma takımı bir ay hapisteymiş gibi yaşadı. Otel dışındaki bakanları, müdürleri ve NGO genel sekreterlerini “gizlice” ziyaret ediyorduk. Emirates Havayolları ile Dubai üzerinden Kolombo Havaalanı’na indik. Cumhurbaşkanı Ranasinghe Premadasa zor durumdaydı. Hint ordusu ülkelerine dönme sözü vermişti. Halkın muhalefete karşı bir manevra yaptığını düşünüyordu. En büyük muhalefet partisi JVP, halkı Hint düşmanlığıyla harekete geçirmişti. Grevler ve ölümler azalmış, halk sakinleşmişti. Hilton Oteli’nin yanında, deniz kenarında, eski bir İngiliz kolonyal oteli vardı. Maalesef orada kalmak mümkün değildi. Kolombo çok tehlikeliydi, Om Nijhawan bize tam üç kez, “Aman, otelden izinsiz çıkmayın,” demişti. Om Nijhawan bir akşam bizi bir Hindistanlıyla Hyatt Otel’de yemek yemeye davet etti. Hilton’un önündeki park alanında bir ağacın altında, bitkilerin arasında bir ceset gördük. Ertesi gün Om, bu Seylanlı yaşlı uzmanın