Sayfa:İstanbul'da Semai Kahveleri ve Meydan Şairleri.pdf/12

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış

Hele 'yıldız' denilen şeyi herkes söyleyemezdi, çünkü makamı ötekilerden büsbütün başka idi.

Bu tarzların, bu çeşitlerin hepsini birden pürüzsüz okuyanları parmakla gösterirlerdi ki, bunları en iyi becerenlerin başında rahmetli Çiroz Ali ile Dolmacı Mihran, Çarkçı Ethem, Arnavudun Mehmet, Tersaneli Osman Nuri, Otakçılarlı Cevat'ın geldiğini söylerler.

Bunlardan Çiroz Ali, Eğrikapı dışarısında koca salhaneleri [mezbahaları] olan Köle Mustafa Ağa isminde zengin bir adamın oğlu idi. Delikanlılığına kadar evde uşaklar, halayıklar arasında, naz ve naim [bolluk] içinde büyüyen bu ince, çelimsiz çocuk genç yaşında tulumbacılığa heves etmiş, az zaman içinde hem günün en gözde bir tulumbacısı hem de en sevilen bir semaicisi olmuştu. Kendisi yakışıklı, sesi güzel olduğu için Çiroz Ali, İstanbul'daki hemen bütün semai kahvelerinde el üstünde tutulur ve o hangi semai kahvesine gidip okusa yüzlerce meraklısı arkası sıra oraya akardı.

Çiroz Ali, yukarda adı geçenlerin en eskilerinden idi ki Bakırköylü Zil İzzet, Acem İsmail gibi mani ve semai ustaları ile birlikte hayli zaman söylemiş ve zanaatında onları geçtikten sonra rumi bin üç yüz on iki yılında, Beşiktaş'ta tulumbacılık yaparken o zamanki kendi arkadaş ve omuzdaşlarının tabirince ince hastalıktan (verem) ölmüştür.

Çiroz Ali'nin genç yaşında ölümü o zamanki tulumbacılık ve semaicilik alemini pek çok müteessir etmiş ve kendisine o zamana kadar İstanbul'da bir eşi görülmemiş olan parlak ve orijinal bir cenaze alayı yapılmasına sebep olmuştur.

Çiroz Ali, hastalığının son devrelerinde babası Köle Mustafa'nın Eğrikapı dışındaki evinden kaldırılmış, hava tebdili olsun diye Bakırköyü'ndeki dayısı Tevfik Bey'in

44