Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/51

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

Etem, onun da sırtına eski bir cepken uzattı, sonra çiçek bozuğu kıza emretti:

— Çabuk yapasın bizim Akman babaya da bir kahve... zere yorulmuştur adamcık çok...

Artık yağmur büsbütün kesilmiş, biraz önce tepemizde durmadan çakan şimşekler, kırk ikilik top gibi, hiç durmadan gürleyen gürültüler durmuş, barut rengindeki bulutlar Bakırköy, Zeytinburnu üstünden Marmara'ya doğru caddeyi tutmuşlardı. Akşam güneşi, Vidos'un arkasından Davutpaşa, Maltepe sırtlarını hafif hafif yalıyor, bütün ortalık ıslak ekin, kekik, devedikeni, böğürtlen ve çamur kokuyordu.

O çok hızlı yağmurun altında yarım saatten fazla yıkanan çingenelerin beygirleri, tayları, eşekleri, sıpaları şimdi akşamın çeşit çeşit kokulu ve belli belirsiz serinliğinde pırıl pırıl yanıyorlardı. Kahvesini bitirdikten sonra Akman ağa bana,

— Ey -dedi-, kalkalım mı yavaş yavaş, bulaşalım mı yola?

Etem atıldı:

— Sen istersen düzül kendi yoluna! Beyağa bu gece bizim misafirimizdir Allah bağışlarsa!...

— Aman... -dedim-, ne söylüyorsun?...

Etem:

— Sahi sülerim, kalasın bu gece buracıkta Tanrı misafiri bize...

— İmkânı yok, kalamam...

— Niçin ya? Sen meraklanmayasın beyim, bizim var temiz yatağımız da, yorganımız da... Em yatırırız zatınızı bizim Çeribaşının çadırında!...

— Yok, gece yatamam, yani sabaha kadar burada

kalamam... Evden merak ederler. Malum a, bu kadar

 
53